Koltuğa oturur oturmaz kin kusmaya başladılar
PKK/DEM Parti, 31 Mart 2024 Mahallî İdareler seçiminde 3’ü büyükşehir10 il, 65 ilçe, 7 belde kazanınca devlet içinde devlet olma yoluna tez girdiler. İstiklâl Marşı’nı kaldırdılar, Türk bayrağını kaldırdılar, Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını kaldırdılar. Hükûmetin alacağı kararlara müdahil oldular; vergi indiriminden bahsetmeye başladılar. Etnik dil için kolları sıvadılar...
Tez koşan tez yorulur diyeceğim ama bunlar Batı’ya güveniyorlar, özelikle ABD’ye... Hükûmetin müdahalesinde çıngar çıkaracaklar, Batı’nın dikkatini üzerlerine çekmek isteyeceklerdir.
Etnisite Türkiye’nin yumuşak karnı. Batı’nın şuur altında yatan ise Sevr Projesi. İster istemez dürtüklenecekler, etraflarına bakacaklar, “Bizim 433 maddelik, çok ince hazırlanmış projemizde, Türklerin güneydoğusunda etnikçilere devlet kurdurma fikrimiz vardı. Hatta Ermeniler de bir devlet kuracaklardı. Türkler katledilecek, katledilemeyenler, bitiremediğimiz de sürülecekti. İşte fırsat.” diyeceklerdir.
Piyonlar hareket geçince emperyalistler birden umutlanıyorlar.
Yazdıklarım uç fikirler değil; paranoya değil... Tarihe girin, okuyun, Haçlı Seferleri’ni inceleyin, Osmanlı’nın parçalanmaya yüz tutmuş 18., 19. asırları inceleyin, sonra 20. yüzyıla gelin. Türkiye Cumhuriyeti’nin hangi şartlarda kurulduğunu, Misak-ı Millî’yi bile tamamlayamadan Trakya’nın küçük bir ucuna, Anadolu’nun Kafkaslar’a bile varmayan daracık alanına nasıl razı geldiğimizi, gelinmek zorunda bırakıldığımızı görün. (Osmanlı sahasının genişliği düşünüldüğünde bizim alanımız dar gelir elbette.)
Paris Konferansı’nı bilir misiniz? “Hangi Paris Konferansı?” diye soracaksınız. 1856 Paris Konferansı değil; 1919 Paris Konferansı’ndan bahsediyorum. Birinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren antlaşmaların hazırlandığı konferans.
(Ara not: 1856 Paris Antlaşması’nda, “Osmanlı Devleti” yerine dönemin padişahı Abdülmecid’in de kabul ettiği “Türkistan” adı kullanılmıştı. II. Abdülhamid döneminde 1878 Berlin Antlaşması’nda da yine resmî olarak “Osmanlı Devleti”, “Türkistan” diye kayda geçmiştir. Sonra “Türkistan”, “Türkiye”ye evrilir. Artık Osmanlı sahasında Osmanlı Devleti’nin bir adı da “Türkiye”dir. Bu adlandırmayla, dönemin metinlerinde sık karşılaşırız. “Türk”ü silmek için “Ah Osmanlı, vah Osmanlı!...” diye diye iç geçirerek kalemlerini sivriltenlere hususiyetle duyurulur!)
Birinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkan İngilizlerin başını çektiği İtilâf Devletleri’nin inisiyatifiyle toplanan bu 1919 Paris Konferansı’na 32 devletin temsilcileri katılmıştı.
Bu konferansta Ermeniler ve şimdi o eski İtilaf Devletleri’nin beslediği, gözettiği, baş destekçinin ABD’nin olduğu etnisiteyi nasıl ayırırız, hesabı yapılmıştı. Tabiî o sıra Ermeniler 1915 Tehcir Kanunu’ndan dolayı mazlum göründükleri için öne çıkarılıyorlardı. Ermenilerin temsilcileri konferansa akıl almaz tekliflerle gelmişler, Trabzon’a kadar Kafkasya’daki Ermenistan’ı genişletmek istemişlerdi. Ermenilerin en hararetli destekçisi ise Wilson Prensipleri’nin mimarı ABD Başkanı Woodrow Wilson idi.
Ermenilerin hayali, Millî Mücadele’yle birlikte yeniden uyandırılıncaya kadar, Aralık 1920’de, Kâzım Karabekir Paşa’nın tenkil harekâtıyla sönmüştü. Ermeniler, Gümrü’de Türklerle antlaşma imzalamak mecburiyetinde kalmışlardı (3 Aralık 1920).
Yukarıda “Yeniden uyandırılıncaya kadar...” dedim. ASALA’nın suikastları, Sovyetler’in dağılması, Ermenistan’ın Azerbaycan’dan alabildiği kadar toprak alabilmek için işgale girişmesi, Erivan’dan Ararat’a (Ağrı Dağı’na) bakıp iç geçirmesi... Taşnakçılar, 1990’lı yıllarda epey umutlanmışlardı.
ABD ve Avrupa Ermeni militanlardan bir netice alamayınca, bizim kanımızdan, bizim dinimizden etnisiteye yöneldiler.
Paris Konferansı’nda öne çıkarılan bir mesele de etnisite.
Şimdi PKK’nın içimizdeki siyasî uzantılarının heykellerini diktikleri Şeyh Saidler, Seyyid Rızalar Türkiye Cumhuriyeti döneminde dürtüklendiler. Baktılar netice alamıyorlar, sol/komünist hareketlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni dağıtma heyecanının dalga dalga yayıldığı 1960’lı,1970’li yıllarda Abdullah Öcalan ve militanlarını harekete geçirdiler.
PKK/DEM Parti, hazır seçimden birinci çıkan CHP’nin acar genel başkanı Özgür Özel’den kamuflaj “Kürt demokrat” desteğini de almışken, ayrıksı yolda ne kazanırsak kâr hesabı içine girecektir.
(Seçim sonrası meseleye ilk biz temas ettik. Dediklerimiz bir bir çıkıyor. İnsanlarımız ayıkmalı. Çok tehlikeli noktaya götürülmek isteniyoruz. Daha yazacağız.)