Klasik Türk şiirini ne kadar biliyoruz?
Edebiyatımızı ta başından bugüne yeteri kadar tanıdığımızı düşünmüyorum. Yazı değişti, dil değişti. Okumak da anlamak da bir mesele.
Osmanlı yazısında çıkanları, kullandığımız Latin harflerine aktarsanız, bu defa kelimeler değiştiği için, anlama güçlüğü çekilecektir. “Dil devrimi” dediler, “dil yıkımı”na vardılar.
Ancak açıklayıcı yayınlar bize edebiyatımıza dair bir fikir verecektir.
Prof. Dr. Nâmık Açıkgöz’ün tebliğlerini ve makalelerini bir araya getirdiği “Klâsik Türk Şiirinde Eleştiri-Terimler, Teori ve Eleştiri Örnekleri” yayınlandı. (Post Yayınları, 256 s.). Eser bizi edebiyat tarihimizin bir dönemine götürecek; hem de en çetrefilli dönemine; şiirimize, düz yazımıza, Arapça ve Farsça kelime ve terkiplerin boca edildiği döneme.
Prof. Dr. Nâmık Açıkgöz, Divan Edebiyatı sahasının sayılı hocalarından. Nasıl titiz çalıştığını bilirim.
Klâsik Türk Şiirinde Eleştiri - Terimler, Teori ve Eleştiri Örnekleri”nin önce “İçindekiler”ine bakacağız. Eser iki bölüm:
Birinci Bölüm: Yapı Ve Muhteva Eleştirisi: Klâsik Türk Edebiyatında Eleştiri Anlayışı ve Eleştiri Terimlerine Genel Bakış / Divan Edebiyatında Tenkit / Klâsik Şiir Estetiği / Klâsik Türk Poetikası / Klâsik Şairlerin Yenilik Arayışları / Klâsik Türk Şiiri İmajinasyonunda Gerçek-Mecaz İlişkisi / Klâsik Türk Şiirinde Edebî Gerilimi Yaratma Tekniği / "Hayâl’den "İmge'ye Klâsik Türk Şiiri / Klâsik Türk Şiiri Tenkit Terimi Olarak "Muhayyel" / "Pür-Hayâl" ve "Hayâl-Engîz" / Klâsik Türk Şiiri Tenkit Terminolojisi ve "Âb-Dâr" Örneği / Nasreddin Hoca, "Kafiye Geçirmemek" Deyimi ve Bir Klâsik Şiir Eleştirisi Örneği / Mazmun / Müştemilü’z-Zıddeyn veya Oksimoron / Tezkirelerde Yapı ve Yapı Terminolojisi / Klâsik Türk Şirinde Senkronik Söyleyiş Örneği Olarak Fuzûlî'nin Bazı Gazel Matla‘ları
İkinci Bölüm: Metin Yorumlama Eleştirisi: Klâsik Türk Şiirinde Beşerî His ve Hasletler / Ân’ı ve Gelecek'i Yaşamayan Şairler / Anlatma Problemi Açısından Fuzûlî’nin Leylî vü Mecnûn’undaki Gazel ve Murabbalar / Fuzûlî’nin Bir Beyti Etrafında Düşünceler / Bakî’nin “Mûsikâr”ı Kuş mu, Müzik Aleti mi? / Şeyh Gâlib'in Bir Gazelinde İki Mesele / Necâtî Bey Dîvânı’ndaki "Karaman Bahşişi" Deyimi ve Kaynağı
***
Prof. Dr. Nâmık Açıkgöz, “Önsöz”ünde, “eleştiri”ye dikkati çekiyor:
“1982 yılında klâsik Türk edebiyatında eleştiriye dair ilk yazımı neşrettim. Yazımda, tezkire müellifinin şiirleri bir kritere göre değerlendirdiğini fark edip bu değerlendirmeleri nasıl yaptığına ve hangi kelimelerle, nasıl ifade ettiğine dikkat çektim. Bir tür ‘eleştiri terimi’ arkeolojisi yapmıştım. Batı tesirinde gelişen Türk edebiyatında baştan beri bir eleştiri/tenkit anlayışının olduğu yazılır ve söylenirdi ama klâsik Türk edebiyatında eleştiri konusu hiç gündeme gelmez ve hatta olmadığı bile iddia edilirdi. Henüz yüksek lisans öğrencisi iken neşrettiğim yazı ile klâsik Türk edebiyatında da eleştirinin olduğuna dikkat çekmiş ve yazımın örnek alınarak başka çalışmaların da yapılacağını zannetmiştim ama yanılmışım. Yıllar sonra aynı anlayışla başka yazılar da yazdım ve klâsik Türk şiirinde eleştiri olduğuna dair güçlü deliller sundum. Tezim büyük ölçüde kabul gördü ve başka çalışmalar yapılmaya başlandı.”
Prof. Dr. Nâmık Açıkgöz, “klasik” kavramı üzerinde dururken “Klâsik Kavramı yakın zamanlara kadar ve hâlâ ‘Eski Türk Edebiyatı’ olarak adlandırılan Osmanlı dönemi edebiyatının ifade edilmesinden son zamanlarda vazgeçilmiş; bunun yerine en yaygın olan ‘Klâsik Türk Edebiyatı’ adlandırılması kullanılır olmuştur.” diyor ve İsmail Güleç’in “İslamî Türk Edebiyatı İsmi Üzerine” makalesinde yer alan adlandırmalardan hareketle kendi fikrin ortaya koyuyor:
“İsmail Güleç, adlandırma tartışmalarını değerlendirdiği bir yazı neşretmiş ve her adlandırmanın hata ve savaplarını ortaya koymuştur.
Güleç’in tespitlerinden hareketle şu adlandırmaların olduğunu söylemek gerekir:
Divan Edebiyatı / Eski Türk Edebiyatı / Osmanlı Dönemi Türk Edebiyatı / İslamî Türk Edebiyatı / Klâsik Türk Edebiyatı
Ben bunlardan ‘klâsik Türk edebiyatı’ tanımlamasını tercih ettim ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde yıllarca bu dersleri resmî olarak:
Önklâsik Türk Edebiyatı (Başlangıçtan 15. yüzyıl sonuna kadar)
Klâsik Türk Edebiyatı (16. ve 17. yüzyıllar) Geçklâsik Türk Edebiyatı (18. ve 19. yüzyıllar) şeklinde adlandırdım.
‘Eski’ ifadesinin ‘old’ mu veya ‘ancient’ mi demek olduğu belirsizdi ve ifade ettiği tarihî dönem net olarak belli değildi.
‘İslamî Türk edebiyatı’ ifadesi, konuyu edebiyat dışı bir olguya bağlıyordu ve dönemleri tam ifade etmiyordu. Bu anlayışa göre Batı tesirindeki Türk edebiyatı ‘Hristiyanî Türk edebiyatı’ mı oluyordu? İslamî Türk edebiyatı ifadesi ilahiyat fakültelerinde kullanılan bir adlandırma idi. ‘İslamî Türk edebiyatı’ kavramına benzer bir şekilde Agah Sırrı Levend, 1962’de basılan kitabının adında ‘Ümmet Çağı Türk Edebiyatı’ adlandırmasını yapmıştır ki, bu adlandırmada da edebî dönemin edebiyat dışı bir adlandırma ile ifade edilmesi örneği olarak kalmıştır.
‘Osmanlı dönemi edebiyatı’ adlandırması, edebiyat ile siyasî yapılanma arasında bir ilişki kurulması anlayışına dayanıyordu. İzah edici özellikleri olmakla beraber, edebiyatı, edebiyat dışı bir tabirle adlandırmanın yeterli olmadığı görüşünden dolayı kullanmadım…” (s. 14-15)
***
Edebiyatımızı bilmek kendimizi tanımaktır.
Okumak lâzım.