Kitaplar ve düşünceler
Arada bazı kitapları ele alacağım. Bu kitapları ele alışım tanıtımdan öte bir değerlendirme olacaktır.
Kürtler neden devlet kuramaz: Kitap, Dr. Sait Yılmaz ve Osman Akagündüz imzasıyla çıkmış. Sunuş yazısı Prof. Dr. Haydar Çakmak’ın... Etnikçi/bölücü hareketi ta başından alıyor ve bugüne getiriyor. Sonra etnikçilerin kimin oyuncağı olduğunu ve neden devlet kuramadığını/kuramayacağını delillerle ortaya koyuyor.
Prof. Dr. Haydar Çakmak’ın “Sunuş” yazısında “neden devlet kuramayacaklarının” cevabını buluyoruz: “Kürtlerin nerede ve ne zaman öleceklerine Kürtler değil emperyalist ülkeler karar vermişlerdir. Dün İngilizler, bugün Amerikalılar, Yahudiler ve diğer Batılı ülkelerdir. Bağımsızlık mücadelelerinin zamanını ve zeminini onlar seçtiği için onların çıkarına hizmet etmişler, her seferinde hangi ülkede baş kaldırmışlarsa, Kürtleri onlarla baş başa bırakarak gitmişlerdir...”
Hem Prof. Dr. Haydar Çakmak’ın tespitine, hem de kitabın bütününe bir şerh koyacağım.
“Kürt” dediğimiz insanların aşiret bağından istifade edenler isyanlar çıkarmışlardır. Son isyan ise ideolojiktir ve ideolojik salkımdan aşiret damarlarına inilmiştir. Bunun adını “Kürt isyanları” diye genelleştirdiğimiz zaman, bizden farklı olmayan ve bizden farklı düşünmeyen insanlarımızı, etnik aidiyetinden dolayı, farklı bir alana itmiş oluruz. Haydar da bilir ki, -ikimiz de aynı şehirde, aynı mahallede yetiştik- “Kürtler” le iç içeydik. Hiçbir ayrımız gayrımız olmamıştır.
Bu durumlarda bir başka terminoloji kullanmak gerekir.
“Kürtler Neden Devlet Kuramaz” , unuttuklarımızı hatırlatan, bilmediklerimizi öğreten son derece faydalı bir el altı kitabıdır. (Milenyum Yayınları, 212 522 20 96)
***
Türk-Rus diplomasisinden gizli sayfalar: Mehmet Perinçek, çok çalışkan bir araştırıcı. Kendisini dikkatle takip ediyorum.
Tek rahatsızlığımı da söyleyeyim... Yalnız bu çok önemli bir rahatsızlık... Bazen şablonculuktan kurtulamıyor Mehmet Perinçek.
İlim adamı “sol” a veya “sağ” a göre araştırmaz; hüküm vermez.
Komünist gelenekten gelince, bazı hükümlerine şüpheyle bakıyoruz. İnsan, aktarmalarında bile “Acaba bir oynama var mı?” diye düşünmeden edemiyor.
Son kitabı: “Türk-Rus Diplomasisinden Gizli Sayfalar” .
M. Perinçek’in kitaba yazdığı önsözdeki şu cümleler bile şablonculuğunu açıkça ortaya koyuyor:
“...Türk-Rus ilişkilerinin tarihi şöyle özetlenebilir: Gericilik ve emperyalizm, iki ülkeyi karşı karşıya getiriyor. Devrim ve halkçılık ise, iki ülkeyi birleştiriyor. Rusya ve Türkiye, yaşayabilmek için yenileşmek, devrimcileşmek zorundadır. Denklem böyle kurulmuştur. Türkiye ile Rusya’nın stratejik ortaklık kurması bu nedenle kaçınılmazdır.”
Yukarıdaki cümlelerini yorumlamak istesem, sayfalarca yazmam lâzım. “Gericilik” , “emperyalizm” ; “devrim” , “halkçılık” ... Bu kavramları açtığınız zaman, karşınıza bambaşka mecralar çıkar. Tenkidi burada bırakalım ve kitabın neden önemli olduğunu söyleyelim.
Mehmet Perinçek, Rus arşivlerine girmiştir. Onun “devrimcilik” dediği komünizm despot bir idaredir ve Sovyetlerin arşivi herkese açık değildir. Ne zaman ideoloji tuzla buz oldu; arşiv açıldı. Yani M. Perinçek’in Sovyet arşivinden istifade edebilmesi için “devrimcilik” dediği “despot” idarenin yıkılması gerekiyordu.
M. Perinçek’in Sovyet arşivinden ortaya çıkardığı önceki kitabı “Atatürk’ün Sovyetlerle Görüşmeleri”. “Türk-Rus Diplomasisinden Gizli Sayfalar” bunun devamı niteliğinde. Kitapta sadece Sovyet belgeleri ortaya konmuyor, aynı zamanda Türkçe kaynaklarla karşılaştırılıyor. Bu da kitabı değerli kılıyor. “Geçmişte ne olmuş?” diye merakla okuyacağınız bir çalışma. (377 s.,
Kaynak Yayınları: 212 252 21 56)