Kırım bizim uzantımızdır
İkinci Dünya Savaşı sonunda, Sovyetler'de, Hitler Almanya'sıyla işbirliği yaptıkları veya sınırda kendileri için tehlike gördükleri Türk-Müslüman unsurlar bir gecede vagonlara doldurulup Orta Asya bozkırlarına, Sibirya steplerine sürüldüler.
Bu sürgünleri düşündükçe insan acaba diyor, Neron mu gaddardı Stalin mi? Stalin, Türk-Müslüman ahaliyi sürdü diyoruz. Öncesi var... Kendisine muhalif kim varsa hepsini kurşuna dizdirdi. Türklerde aydın kimse bırakmadı.
Türk dünyasının iki büyük romancısının da adı Cengiz. Biri Kırım'dan çıktı, biri Kırgızistan'dan. Cengiz Dağcı ve Cengiz Aytmatov'dan bahsediyorum... İkisi de sürgünün ve katliamın acısını yüreklerinin derinliklerinde taşımışlardır.
Cengiz Dağcı'nın bütün yakınları, bütün hemşehrileri sürüldü. Onu daha önce Stalin askere almıştı. Önce Rus cephesinde Almanlara karşı savaşıyor. Almanlara esir düşüyor. Sonra Türkistan lejyonunda Ruslara; savaşın son zamanlarında da Polonyalı çetecilerle birlikte yine Almanlara karşı vuruşuyor. Savaşın bitiminde İtalya'da esir kampında kalıyor. 1945'te evlendiği çok sevdiği Polonyalı hanımıyla 1947'de, mülteci olarak İngiltere'ye geçiyor. Ömrünü bu ülkede tamamlıyor.
Eserleri Türkiye'de yayınlandı ama ülkemize hiç gelmedi. Kendi ülkesine ise, 1942'de gitmişti. 2011'de vefat edince, cenazesi, Türkiye'nin teşebbüsüyle, çocukluğunun geçtiği Kızıltaş köyüne defnedildi.
Cengiz Aytmatov'un babasını da "Türk aydını" diye Stalin kurşuna dizmişti. Gömüldüğü yer komünizm çöktükten sonra bulundu. Bişkek yakınlarındaki mezarı başında Fatiha okudum.
Cengiz Dağcı'yı lisede, Aytmatov'u daha sonra okudum. Dağcı'yı lisede takip ettiğim Varlık dergisinde tanıdım. Türkiye Türkçesiyle yazıyordu ama yazdıkları elden geçmesi gerekirdi. Kırım Türkçesi, Türkiye Türkçesine yakındır. Geçmişte, Çeçenistan'da Çehar Dudayev'le görüştüğümde, Çeçenistan'ın bağımsızlık kutlamaları için Kırım'dan gelenler bana tercümanlık etmişlerdi.
Cengiz Dağcı'nın eserlerini ilkin kim redakte etti biliyor musunuz? Ünlü şairimiz Ziya Osman Saba.
Kırım'ı rahmetli Kemal Çapraz arkadaşımız çok işledi. Kemal, Kırım için hayatını ortaya koydu desem yeridir. Kitabı da var. Cengiz Dağcı'yı ayrıntılı ele alan ise akademisyen arkadaşımız İsa Kocakaplan. Dağcı ile de görüşmüştü.
Gürcistan'da Stalin'in yetiştiği Gori şehrine gittim. Stalin için müze kurmuşlardı. Gürcüler de biliyorlar Stalin'in gaddarlığını... Ama onlardan yetişmiş "büyük adam" gözüyle bakıyorlardı. Doğduğu toprak ev de bir çatı altında korumaya alınmıştı. İki göz bir evdi. Bir de bodrum katı vardı. Önce Ortodoks ilahiyatı okudu, sonra çok acımasız Marksist bir dinsiz olup çıktı.
Kırım, Türkiye'nin uzantısı desem yerdir. Kırım'da yetişen Gaspıralı İsmail kültür Turancılığının baş ismidir. Türk birliği Kırım'da yeşeriyor ve dünya sathına yayılıyor. Öyle bir kök salıyor ki, komünizm yıkıldıktan sonra Gaspıralı'nın ektiği tohumlar, bir bir fışkırmaya başlıyor. Hangi Türk ülkesine gitseniz mutlaka Gaspıralı'nın izine rastlarsınız.
18 Mayıs 1944'ten itibaren evlerinden toplanan 238.500 kişinin 151.136'i Özbekistan'a geri kalanlar diğer bölgelere sürülüyor. Özbekistan'a sürülenlerden 10.105 kişi açlıktan ölüyor. 30.000 kişi, bir buçuk yıl içinde sürgünde hayatını yitiriyor.
Son sözüm: Kırım Türklerindir.