Kimin mantığı yanlış: Karayılan’ın mı liberallerin mi?
Murat Karayılan Kandil’den mektup gönderdi.
Liberaller bu mektuba umut bağladılar.
Eski Marksistler evrilip çevrilip, dönüşüp bir çizgiye geldiler: Liberalizm. Ama asla tortuları erimedi... Beyinlerinde bir “ur kitlesi” durdukça duruyor. Onun için “Türk”e düşmanlar, eskiden olduğu gibi; onun için PKK ile yandaşlıkları sürüp gidiyor.
Mektubu bir gazete yayınladı. Adamın yayınlatacağı kendi yayın organları var... İsterse Avrupa’dan ve hatta Türkiye’den gazetecileri çağırır, “ceviz ağacı” altında ağırlar, mektubunu okur.
Ama onun emeli başka... Kimileri onun emeline “taraf” oluyorlar.
***
“Ceviz ağacı” demişken... Hasan Cemal Beyimiz, Kandil’in tepesinde, “ceviz ağacı” nın gölgesinde Karayılan’a “bey’at” etmiş, çayını içmiş, sonra gelmiş, kaşığını sallamış, gazetesinde bayağı propagandasını yapmıştı.
“Ceviz ağacı” kutsanmıştır şimdi!
***
Hulusi Turgut, 1960’lı yıllarda Mustafa Barzanî’nin peşine düşer. O zamanki Akşam gazetesi adına röportaj yapacaktır. İki sene uğraşır, sınırı çok maceralı yolculukla kaçak geçer, günlerce yürür ve sonunda Mustafa Barzanî’nin karargâhına ulaşır. Mesud’un babası Molla Mustafa Barzanî’yle ilk röportaj odur. Kitap çıktıktan bir iki yıl sonra lisede okumuştum. (Bana kitabı o zaman aynı sınıfta Hikmet adında bir siyasî Kürtçü çocuk vermişti.) Hulusî Turgut yeni araştırmaları ve yeni röportajlarıyla o kitabı, birkaç yıl önce yeniden yayınladı. Bu kitapta iki şeye işaret edeceğim. Barzanîlerin Osmanlı döneminde isyanlarına ve bir ağaca...
Barzanîlerin 20. yüzyılın başındaki isyanlarının, Osmanlı Arşivi’nden çıkarılmış bütün belgeleri Hulusi Turgut’un “Barzanî Dosyası” nın son baskısında yer alır. Barzanîlerin neden isyan ettikleri ve kimlerle işbirliği yaptıklarını bu kitapta görürsünüz.
Bir de bir ağacın fotoğrafı yer alır kitabın sayfaları arasında...
Barzanî, Irak güçlerine yenilmiştir. 1946’da toprağından göç edecek, Sovyetler Birliğine gidecektir. Taraftarlarını bir ağacın altında toplar: “Ey peşmerge! Gidelim mi?” der. 500’e yakın insan yollara düşer, gitmeyenler Irak yönetimine boyun eğer ve işbirliği yapar. İşbirliği yapanlardan biri de Barzanî’nin büyük oğludur. ( “Peşmerge” ilk o zamanlarda kullanılmıştır. “Ölüme yürüyenler” anlamına geldiğini bu kitaptan öğrendim.)
Meraktan soruyorum... Molla Barzanî’nin “hicret” kararı verdiği o ağaca ne oldu? Duruyor mu? Kutsayıp dallarına çaput bağlıyorlar mı? Korumaya alındı mı?
Herhâlde biri cevap verir. (Barzanî’nin adamları yazımı okursa onlar söylesin... Cidden büyük meraktayım!)
***
Bir ağacımız daha var: Hasan Cemal’in kutsal bir abide gibi anlattığı Karayılan’ın o ceviz ağacına çaput bağlanıyor mu? (H. Cemal’in “kutsal bir abide gibi anlattığı”dediğime bakmayın. Hasan Bey “kalemsiz” yazarlardandır. Bir cümleyi güç bela kurar. Onu “yazar” sayamayız. Zaten kendisi de bunu kabul eder. Gazetecilik başka...)
***
Lâf uzadı... Karayılan ve liberallerle fikir birliğini deşecektim. Uzatmaya da gerek yok... Liberallerimizin tıyneti biliniyor ama benim köşemde de tarihe bir not düşmek istiyorum.
Bir Şahin Alpay’ımız var... Maoculuktan evrilme... Karayılan’la tam paralel görünmemek için ufak bir itirazda bulunur, yazısının başlığını “Murat Karayılan’ın mantığındaki yanlış” kor ama, onun istediği her şeye hak verir:
“Karayılan ve onun mantığını benimseyenlerin haklı oldukları noktalar var. Evet, Kürt sorununun çözümü için, yeni anayasanın Türkiye devleti ve milleti anlayışını yerleştirmesi; anadilde eğitim hakkının tanınması ve ülke çapında yerinden yönetimin güçlendirilmesi şart. Evet, PKK’nın silah bırakması için genel siyasi af ve militanlarının topluma yeniden kazandırılmasına yönelik önlemler de gerekli. Evet, askeri çözüm çıkar yol değil; hükümet çözüm için Öcalan’la konuşup anlaşarak, ona kalıcı çözüme katkı şartlarını sağlamalı.” (Şahin Alpay, Zaman, 11 Ekim 2011)
Şahin Beyimiz, “Türkiye devleti ve milleti anlayışının yerleştirmesi”ni istiyor.
“Türk” siliniyor!
Ne diyeyim sana Şahin Alpay!
Uzaktan uzağa olmaz... Sen de Kandil’e çık; “kutsal ceviz ağacı” altında Karayılan’a bey’at et ki, samimiyetine inansın!