Keşke sarayda da müzik yayını yapılsa!
Haberlere çokça defa konu olan, özellikle Japonya ve Birleşik Arap Emirlikleri''nde üretilen, masaj yapıldığı ve müzik dinletildiği için daha lezzetli olan, fiyatı oldukça pahalı sığır etini çoğunuz duymuşsunuzdur. Ya da müzik dinletildiğinde ineklerin süt veriminin arttığından da haberdarsınızdır.
Müziğin verimini olumlu etkilediği tek hayvan inekler de değil üstelik. Ani gürültüden hemen etkilenen ve gürültü anında strese girerek yumurtası henüz olgunlaşmadan yumurtlayan veyahut hiç yumurtlayamayan tavuklara müzik dinletilmesi, yumurtlama verimlerini arttırıyor. Ayrıca, müzik dinletilen, kemirgenlerin hafızalarının daha çok kuvvetlendiği de bu husustaki diğer araştırma sonuçları.
Özetle, müzik hayvanlarda verimliliği arttırıyor. Ayrıca, insanlar açısından öğrenmede ve çeşitli hastalıkların tedavisinden alınan verim üzerinde de olumlu etkileri olduğu belirtiliyor. Neticede müzik, insanları rahatlatarak stresi azaltıyor.
Pandeminin yarattığı kaygı ve korku ikliminde sağlıklı bir psikoloji arayışında olan vatandaşın en çok izlediği yayınların ya psikolojiyi konu alan diziler ya da Şarkılar Bizi Söyler, İbo Show gibi müzik programları olması da tesadüf değil elbet.
Tabii, müziğin canlılar üzerindeki olumlu etkileri bu kadar çok olunca, aynı bilimsellikle, sarayda ve siyasi kurumlarda müzik yayını yapılması da ülke yönetiminin verimini ve siyasette kaliteyi arttırır mı acaba diye düşünmeden edemiyor insan.
Ancak bırakın sarayda müzik dinlenmesini, vatandaşın sosyal hayatında müzik dinlemesi bile istenmiyor iktidar tarafından.
Bu yazıda bunlardan bahsetmemin sebebi de ne mandıracılık ne kümes hayvancılığı ne tıp ne psikoloji bilimi ile ilgili. Mesele kültürel, sosyal, siyasi ama her şeyden önce mesele hukuki…
Kusura bakma meselesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, pandemi sınırlamalarının pek çoğunu kaldırırken, "Müzikle ilgili sınırlamayı daha ileri bir saat olan 00:00'' a çekiyoruz. Kusura bakmasınlar. Gece, kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur" açıklaması yaptı.
Devamında gelen tepkiler üzerine Turizm Bakanı Ersoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan''la görüştükten sonra, "kademeli normalleşmenin sonucu olarak müzik kısıtlaması da tedricen sona erecektir" dedi ancak bu, Cumhurbaşkanının müzikle rahatsızlığı ilişkilendiren cümlesini ve kusura bakmasınlar diyerek bir kesimi ötekileştirmesini unutturmaya elbet yetmedi.
Belli bazı yaşam tarzlarını hedef alan özgürlük sınırlamaları, alışkanlık haline geldi.
Hak ve özgürlüklere müdahale
Salgın karşısında getirilen yasaklardan en mantıksızı şüphesiz alkol satışı yasağıydı. Açık bir şekilde salgın bahane edilerek alkol tüketimini engellemek gayesiyle yasak getirildi. Bununla birlikte salgının başından beri en çok zarara uğrayan iş kollarından biri müzikli eğlence mekanları oldu. Konserlere getirilen yasaklar, pek çok müzisyeni işsiz bıraktı, bazılarının intiharına sebep oldu.
Oysa müzisyenler ve 1 milyon 200 bin kayıtlı çalışanıyla sektör, oldukça büyük ve göz ardı edilemeyecek kadar fazla insanın ekmek kapısı. Çok daha fazla insan için de sosyalleşme alanı, özgürlük alanı.
Müzikli eğlence mekanlarına dair kurallar, zaten çalışma saatlerini de düzenliyorken, müzikli mekanlar istenilen her yere zaten açılamıyorken; tüm sınırlamaların kaldırılmaya başlandığı şu dönemde, pandemi bahane edilerek müziğe konulan "yasağın sürdürülmesi" dahi özgürlük alanına hukuka aykırı bir şekilde müdahale edilmesi demektir.
..........
Not: Üniversiteye giriş sınavlarına giren yaklaşık 2 milyon öğrenciye başarılar dilerim.