Kendi kuyumuzu kendimiz kazıyoruz

Normale dönmeye başlıyoruz. Aman rehavete kapılmayalım diyoruz ama bir bakıyorsunuz, sokaklar, caddeler dolu. Dirsek dirseğe yürüyoruz. Bu kadar tedbir neye yaradı!

Hayatı normalleştirmek kendi elimizde. Herkes şuurlu olarak tedbiri alır, yetkililerin ikazını can kulağıyla dinlerse, virüs saldırıları gittikçe geriye çekilir ve biter.

Hiç oralı değiliz. Muhabir soruyor: "Niye dışardasınız?" Adam, maskesi çenesinin altında, cevap veriyor: "Ne yapayım, duramıyorum evde… Hava alıyorum!"

Böyle gidersek öyle hava alırız ki, havada hava kalmaz!

Biz böyleyiz de başka ülkeler nasıl? Farkımız yok. Batı ülkelerinde ölümler 10 binler, 20 binler, 30 binler üstünde. İnsanlar illâ sokağa çıkacağız, diye mitingler yapıyor, inadına birbirlerine dokuna dokuna yürüyorlar.

Almanya'da neler olduğunu, bizzat oradan gelen mektuplarla vermiştim.

Fransa çok tartışılıyor. Ölümler 30 bine yaklaştı. Fransa'dan mektup geldi. Gönderen uzun yıllar Fransa'da yaşıyor. Akademik kariyeri var. Okuyayım:

"17 Mart'ta başlayan ve 4 hafta öngörülen evde kalma zorunluluğu daha sonra 11 Mayıs'a kadar uzatıldı ve sonuç olarak 2 aya yakın bir zamanda, bazı hayatî yerlerin dışında evde yeni bir hayat kuruldu. 17 Mart öğlen başlayan ve tüm okulların ve pek çok kamu ve özel kurumların kapatılıp tele-çalışmanın mümkün olmadığı ve hayatî olan yiyecek-içecek ve sağlık gibi sektörlerde çalışmanın devam edilebildiği bir döneme girildi. Coronanın Fransa'nın Mulhouse şehrinde Evangelistlerin bir kilisesindeki ibadetlerinden sonra yayıldığı kesin. Zaten ordu tek sahra hastanesini, Mulhouse'da kurdu. Daha sonra hızla yayılan corona alınan önlemlerin sıkılaştırılmasını gerektirdi. En çok ölüm en kalabalık halkın yaşadığı Paris bölgesinde oldu. Her hastaneye coronalı gitmedi tabiî ki... Toulouse, Toulon ve Bordeaux kentlerindeki özellikle askerî hastanelere TGV-hızlı trenlere özel biçimde konulan hastalar hemen taşındı. Sağlık olarak tüm laboratuvarlar hızla harekete geçirildi.

Sağlık sistemi ve üniversite hastanelerinin çalışmaları üst düzeydeydi.

Ölümler, emekli yaşlıların kaldığı huzurevlerinde yoğun oldu. Bu konuda tartışma henüz çok sıcak. Yorum yapmak için erken ama bu dönemde yüzlerce sağlık personeli, hükümetteki sorumlular hakkında görevi ihmal ettikleri için suç duyurusunda bulundu.

Macron, ilk açıklamada 300 Milyar Euro bir para ayırdıklarını ve kimsenin aç-açıkta kalmayacağını söyledi.Paris'te metro, otobüs ve tramvaylar belli sınırda çalışıyor. Sağlık veya alışveriş için sokağa çıkmak isteyenler internetten cep telefonuna veya yazıcıda kendisi bir izin kâğıdı hazırlıyor, kontrol olduğunda gösteriyor. Yoksa 135 Euro ceza ödüyor.

Her gün ilk ve orta dereceli okullarda, sembolik bir ücret karşılığında öğlenleri yemek verilir. Evde kalındığından, ailelere çocuk başına 100 Euro yardım sağlandı. Maaşların % 80'ini, çalışmasa dahi, hükümet ödemeyi garanti etti. Kapalı kalınan dönemde hiçbir işyerinde kira ve sigorta primleri alınmayacak. Halk buna rağmen gerek maske dağıtımında ve gerekse sağlıkta özelleştirme ve yatak sayılarının azaltılması projelerine çok tepkili. Senatoda yapılan oylamada hükümetin normale dönüş projesi reddedildi.

Öte yandan bir ankete göre evli çiftlerde %4'lük bir ayrılık olabileceği ortaya çıkmış."(Y.C.).

Yazarın Diğer Yazıları