Kelimelerin ruhunu öldürmeyelim
Koronavirüs yayılmaya başlayınca, halkın bilmediği kelimeler siyasîlerimizin, ilim adamlarımızın dillerinde uçuşmaya başladı! Meselâ "pandemi". "Pandemi"yi kimse bilmiyordu, öğrendi ama sindiremedi.
"Salgın" varken neden "pandemi" diyoruz? İlmî yayınlarda kullanabilirsiniz. Sınırları aşan bir salgından bahsediyorsunuz ama halkın yüzüne karşı ikide bir "pandemi" demenin bir manası var mı?!
"Salgın" "sal-" fiiline, fiilden isim yapan "-gın, -gin" eki getirilerek yapılmış.
Pek çok kelime uyduruldu. Ekler kökler birbirine karıştırıldı. "Salgın" doğru üretilen ender kelimelerden biri. (Nasıl kelime uydurduklarını geçmişte ünlü isimlerden Ömer Asım Aksoy'dan, Emin Özdemir'den bizzat dinledim.)
Eskiler salgın için "maraz-ı müstevlî" veya "sârî hastalık" derlerdi. Bununla da halkın dilinde olmayan kelimeler. "Sârî" arada kullanılırdı. Hatırlatayım: "Müstevlî" ile "istila" aynı kökten gelir. "Müstevlî", "istila eden" demektir.
"Sârî" unutulmaya yüz tutmuş bir kelime. "Sirayet eden, bulaşıcı" demektir. "Sârî" ile aynı kökten gelen "sirayet" yardımcı fiiller birlikte hâlâ kullanılır.
"Bulaş" kelimesi üzerinde daha önce durmuştum. Bir "bilen" isimden ayrıntılı bilgi geldi. Önce o mektubu vereceğim:
"Son günlerde özellikle akademisyen hekimler ve Sağlık Bakanlığı'nın Türkçemize bulaştırmaya çalıştığı bir kelime var: 'bulaş'. Fransızca 'enfeksiyon' karşılığı olarak 'bulaş' kullanımı doğru ve uygun değil.
'Bulaş', 'bulaşmak' fiilinin emir kipi. 'Bulaşma' demek, doğru olanı... 'Bulaşma oranı', 'bulaşma tehlikesi', 'bulaşma riski' dediğimizde, bir olgu/olay anlatılıyor /açıklanıyor. 'Bulaş riski', 'bulaş oranı' ne demek?
Bir hastalık etmeni için sözgelimi, '... bulaşması/yayılması nasıl oluyor' sorusuna; '... bu hastalığın bulaşma yolları...' diye başlayan bir karşılık verilebilir; '... bulaş yolları...' diye karşılık vermek anlamada zorlamaya sebep olur.
Bu konuda başka bir örnek, 'Çalışmak'tan 'çalış' emir kipi olarak verilebilir. Öğrenciye dersine 'çalış' dersiniz. Ama öğrencinin ev ödevi bir 'çalışma'dır. Bir tez 'çalışması'ndan söz edebiliriz. Burada da 'çalışma' bir olguyu, eseri anlatıyor. Benzer şekilde 'çalışmak'tan 'çalış' çıkarımı/kullanımı doğru olmaz.
Bu yanlış önerme, üniversitede öğrencilerin 'bütünleme sınavı' için 'büt' diye uydurdukları bir kullanımı hatırlatıyor.
Türkçemizin anlamsız, kuralsız ve gelişigüzel kelime önermeleri ile yozlaşmasına göz yumulmamalı. Türk Dil Kurumu ve Türk Dili ve Edebiyatı akademisyenlerimiz gerekli uyarıda bulunurlarsa, umarım bu yanlış kullanım yaygınlaşmaz." A. Yiğit.
"Bulaş" yanında "kısıt" kelimesinin kullanılmak istendiğinden de bahsetmiştim. Geçen gün, spiker, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca"nın bir tivitinden bahsederken tivit ekrana geldi. Şöyle yazıyordu: "... sokağa çıkma kısıtı bu akşam kalktı". Spiker tiviti okurken ister istemez "kısıtlama" dedi.
"Sosyal mesafe" meselesi... Bunu da daha önce tartıştık.
"Sosyal mesafe"yi başlangıçta ilk kullanan R. T. Erdoğan"dı. R. T. Erdoğan, dikkat ettim, sonra düzeltip "fizikî mesafe" demeye başladı. "Mesafe", belli bir uzaklığı ifade eder. En uygunu yine "Aramıza mesafe koyalım." demek.
Dili zorlamayalım. Kelimelerin ruhunu öldürmeyelim.