KCK operasyonları Dersim’le sulandırılıyor
Başbakan Recep T. Erdoğan, KCK operasyonlarını kastederek: “Beklerdim ki, Ana muhalefet partisi de, MHP de destek versin, medya desteklesin” dedi.
Çok geç kalmış bir konuşma...
10 yıldır iktidarda olan Ak Parti’ye ilk önce bölücülerle mücadele hatırlatıldı... CHP de bunu söyledi, MHP de... MHP daha ısrarlıydı. Ak Parti yönetimi hiç oralı olmadı.
KCK deyince, BDP deyince siz PKK anlayın... KCK kısaca devlet içinde devlet yönetimidir. Kendi kanunlarını işletiyor. Bu kadar tutuklamayla kökü kazındı mı? Hayır... KCK’nın Meclisteki uzantısı BDP’dir... Başı Kandil’dir, onun başı da İmralı... Hepsi karşımızda... Şimdilik susturulan İmralı...
***
Ne zaman PKK’nın tepesine biniliyor, dense, ardından bir sulandırma harekâtı başlar.
Tamamen araştırıcıların ilgileneceği, bir hata varsa artık hataya düşülmemesi gerektiğini ortaya koyacağı bir meseleyi R. T. Erdoğan -kusura bakmasın- kısır bir anlayışla döne döne anlatıyor. Ucu Mustafa Kemal’e dayanmasa bu kadar üzerine düşeceğini de sanmıyorum!
Bu günün şartları ve bugünün anlayışıyla geçmişe bakmanız mümkün değildir.
Dersim’den bahsediyorum.
İstanbul’da Anadolu yakasındaki havaalanına ismi verilen Sabiha Gökçen, 1937-1938 Dersim isyanında pilotmuş. İlk kadın pilot... Onu Mustafa Kemal Atatürk yetiştirmiş. Hatta son zamanlarda bir Ermeni yetim çocukken alındığını söylerler. Türk veya Ermeni; kimsenin kökünü ispat etmeye kalkmayalım... Hiçbir şeyi değiştirmez.
Kök aramakla bir yere varamayız... Birinci Dünya Savaşında Doğu Anadolu’da binlerce Ermeni yetim çocuğu toplayıp yurtlara, mekteplere yerleştiren, onlara iş öğreten de Kâzım Karabekir’di... Bu çocuklar nereye gittiler? Onların torunları neredeler? Hepimiz birbirimize karışmadık mı! Bu işlerde soy sop, ırk aramayalım.
Sabiha Gökçen, Dersim isyanına pilot olarak katıldı diye, isminin silinmesi isteniyor, sonra “lânetlenmesi” de istenecek...
Sabiha Gökçen, sevk ve idareyi elinde tutan bir insan değil... Bin uçağa git, şu hareketi yap, deniyor. O da yapmak zorunda...
Yakın zamanda Hakkâri’de Kazan vadisi bombalandı. Akıllı bombalarla PKK’lılar mağaraların içinde öldürüldü.
Zaman gelecek, iktidar değişecek... PKK’lılar kıymete mi binecek? Onlara bomba yağdıran pilotlara kendi insanını bombaladın, gel hesap ver mi denecek?
Bir meseleyi tartışırken tarihî şartları içinde, mantıklı tartışalım.
***
Acılar yaşanmıştır. Dersim’de olanlar hepimizin meselesi ama isyanın başı Seyit Rıza’yı kutsamaya, adını dağa taşa yazmaya kalkarsak aynı hatayı işleriz.
Seyitlikle, şeyhlikle ilgisi yok... Adam despot... Kürtçü bir hareket içinde de göremeyiz. Çevresindeki okumuş birkaç kişi onu fişeklemişler, İngilizlere mektup yazdırmışlar... Bir Kürt isyanı başlattık, yardım edin diye... Tunceli’nin özelliği farklıdır; diğer bölgelere benzemez. Alevî Zaza ve Türkmen vatandaşlarımız yaşar çoklukla...
Acıları unutmak, insanları birbirine kinlendirmemek gerekirken, R. T. Erdoğan ve ondan cesaret alan birtakım zevat “Dersim!... Dersim!..” deyip duruyor.
PKK isyanı 40 bin cana mal oldu... Ülkemiz büyük zarar gördü.
PKK isyanında da çocuklar, kadınlar
katlediliyor.
Önümde iki kitap... Biri gazeteci arkadaşımız Rıza Zelyut’un: “Dersim İsyanları-Seyit Rıza Gerçeği”. Rıza Zelyut, Alevîliğini her zaman öne çıkarır. Dersim’i bir de ondan okuyun; neler olmuş, kim neyi ve niçin abartıyor, görün.
İkinci kitap “Iskalanmış Barış-Doğu Vilayetleri’nde Misyonerlik, Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938” . 864 sayfalık kitabı dikkatle okudum... Yazar Avrupalı ve “Türk düşmanı” ... Her şeyde suçlu devleti idare edenler ve hâkim unsur Türkler... Osmanlı sahasında Misyoner faaliyetlerinin belgelerini de bir bir ortaya koyuyor.. “Türk düşmanı” yazar bile Dersim’de neler olduğunu, kimlerin oralara el attığını gözler önüne seriyor.
***
Bırakın şimdi Dersim’i... En büyük belâ PKK/KCK/BDP... Bunu halledin...
Halledemezseniz Dersim’den daha büyük acılar yaşanacaktır; bilmiş olun!