Kayyım sezonu açıldı!
Önce şuna açıklık getirmek gerek: Kayyım mı, kayyum mu?
TDV İslâm Ansiklopedisi’nde çok net açıklanmıştır:
“Sözlükte ‘bir işi yerine getiren, üstlenen kimse’ anlamına gelen kayyım kelimesi terim olarak ‘hâkim tarafından kısıtlı, gaip vb. kişiler adına hukukî tasarrufta bulunmak üzere tayin edilen kimse’ şeklindeki geniş anlamı yanında ‘vakıf mütevellisi’ ve ‘camilerin temizlik işlerini yapan görevli’ anlamında da kullanılmıştır. Kelime Allah’ın isimlerinden olan “kayyûm” ile de karıştırılmıştır.” (İsmail Özmel, “Kayyım”, C. 25, 2022)
Evet, “kayyım” diyeceğiz, “kayyım” yazacağız.
2019 seçimlerinde HDP büyükşehir 3, il 5, ilçe 50, belde 12 olmak üzerini 65 belediye kazanmıştı. Bu belediyelerin 48’ine kayyım tayin edilmişti.
2024 seçimlerinde HDP’nin yerini alan DEM Parti, büyükşehir 3, il 7, ilçe 58, belde 7 olmak üzere 75 belediye başkanlığı kazandı. Ve ilk kayyım tayin edildi. Hakkâri belediye başkanının PKK destekçiliğinden yargılanmasından dolayı başkanlığı düşürüldü.
Muhtemelen sıra diğerlerine gelecek. Ankara, Suriye ve Irak’ta PKK’yı kökten silme kararlılığı gösterirken, herhâlde, belediyelerde PKK’ya kapı açılmasına izin vermeyecektir.
Kanunda olmadığı hâlde PKK/DEM, belediyelerde eş başkanlıkta ısrarlı.
Önce “eş başkanlık” meselesine açıklık getirelim. Eş başkanlığı teklif eden Abdullah Öcalan, uygulayan ise Recep Tayyip Erdoğan.
“Çözüm=Çözülme” döneminde “demokratikleşme” paketleri açıklanıyordu.
“Demokratikleşme paketi” demek PKK ne istiyorsa onu vermek demekti.
Recep Tayyip Erdoğan 30 Eylül 2013’te açıkladığı “demokratikleşme” paketlerinin birinde eş başkanlık yolunun taşlarını döşemişti:
“Siyasî partilerde eş genel başkanlığın önünü açıyoruz. İlgili yasa maddesini değiştirmeyi uygun gördük. Seçim kanununun 15. Maddesine ek yapıyor, iki kişiden fazla olmamak kaydı ile eş genel başkanlık sistemini getiriyoruz.”
R. T. Erdoğan’ın söylediği eş genel başkanlık. PKK’nın siyasî kanadı ise nerede başkanlık var, oraya bir er kişiyi bir dişi kişiyi koydu. Belediye başkanlıklarında da “eş başkanlık” gösterdiler.
İster parti genel başkanlığında ister belediye başkanlıklarında iki başlılığın kanunda yeri olmadığını Prof. Dr. Ersan Şen, hukukî çizgide çok net açıklıyor:
“Anayasa, Belediye Kanunu ve Mahalli İdareler Seçimi Kanunu incelendiğinde; belediye başkanlıklarında “eş başkan” sıfatıyla iki belediye başkanının aynı anda görev yapması imkânsızdır.
Siyasi Partiler Kanunu gerekçe gösterilerek, belediye başkanlıklarında da eş genel başkanlığın olabileceğini iddia etmenin yasal dayanağı da yoktur. Yasal dayanağın olmadığı bir yerde, konunun yönetmelikle düzenlenmesi de kabul edilemez.” (9 Şubat 2024)
Siyasî partilerde de “eş başkanlık” meselesi bir an önce halledilmelidir.
Bir diğer mesele de belediye başkanlıklarının tabelalarının mahallî dille de yazılması. Hiçbir surette kabul edilemez. Bu iznin PKK’nın bir adım daha atmasına destek vermekten başka bir manası yoktur.
Türkiye bir bütündür. Bir bölgesinde resmiyette iki dilli tabela neyi gösterir? Maksat çok açık değil mi?
Mahallî dil var mı? Var. Kullanılır mı? Kullanılır. Adı üstünde mahallî dil. Her zaman yazarım. Mahallî dil! Gelişmiş, eğitim-öğretim yapılacak ilim seviyesine gelmiş dil değildir. Bunu söyleyenler bizzat o dili anasından öğrenenler. Geçmişte bu kişilerle röportajlarım da var.
PKK çizgisinde bütün talepler siyasîdir, birilerinin gönüllü uşaklığıdır.
Çalışmalarını PKK’nın talep ettiği bölgede yürüten ve o bölgenin insanı olan Prof. Dr. Ahmet Buran ve Berna Yüksel Çak’ın “Türkiye’de Diller ve Etnik Gruplar”, yine aynı bölgeden Dr. İrfan Sönmez’in “Kürt Sorunu mu? Devletleşme Sorunu mu?” başlıklı kitapları, siyasî endişeden uzak bütün gerçekleri ortaya koyuyor.
Hakkâri’de valinin kayyım tayin edilmesiyle “sol”ün bütün renkleri öyle bir şıltak koyurdular ki...
Bu şıltakçıların asıl maksatlarını da ele alacağız.