Kavala da Atalay da bırakılmalı... Hemen şimdi

Türkiye’de hangi fikir yasak? Hepsi serbest. Geçmişte, tepemizde Sovyetler varken ister istemez komünizm yasaktı. Ama yine adını koymadan savunan savunuyordu. Üstelik komünist idare için silaha bile sarılıyorlardı ve hâlâ o dönemin uzantısı silahlı gruplar var. Arada toplanıp hapse atılıyorlar. “Komünist” oldukları için değil; silahlı oldukları için!

Geçmişin ünlü hukukçusu Uğur Alacakaptan (1934-2022), daha “Doç. Dr.” iken “Demokratik Anayasa ve Ceza Kanunu'nun 141 ve 142'nci Maddeleri” başlıklı makalesinin girişinde yazıyor:

“Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddeleri, çeşitli suçlar hakkında hükümler koymuştur. Bunlardan birincisi, bir yandan komünist cemiyetler kurulmasını suç saymış, öte yandan, anarşizmi, diktatörlüğü, ırkçılığı ve millî duyguları yok etmeği ve zayıflatmayı amaç edinen cemiyetleri yasaklamıştır. 142. madde ise, birincisine paralel olarak, komünizm, anarşizm, diktatörlük, ırkçılık propagandalarını ve millî duyguları yok etmeğe ve zayıflatmağa yönelen propagandayı cezalandırmıştır.” (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 22, S. 1, Mayıs 1966)

Hoca aslında bu maddeleri, dolaydan tenkit ediyor ve yumuşatılmasını istiyor. (Hoca, 22 Mayıs 1970’te Mustafa Kuseyri’nin yandaşlarınca öldürülmesinde peşin hükümlü davranmış ve boşluğa düşmüştü. Ayrıntısını girer okursunuz.)

141 ve 142. maddeler 1991’de kaldırıldı. Dikkat ederseniz, bu tarihlerde komünizm çöküyor, ülkemizde. Uğruna kan döken ve kanları akan kesim inkısama uğruyor.

Şimdi komünistlik serbest, istedikleri gibi at koşturuyorlar. “Komünist” adıyla partiler bile var. Olacak elbette. Ülkeye kastı olanlar varsa yolları cehenneme varır, diyelim sadece.

Şimdi, “Ülke içinden ülke çıkarma yasak?” dileceksiniz. Evet yasak. Bu bölücülüğe girer. Bölücülük hangi ülkede serbest?! Ama ülkemizde lafı dolandırarak bölücülük yapanlar sürüyle...

***

Gezi Davası’ndan öne çıkan isimler Osman Kavala ve Can Atalay. İkisi de hapiste. Başka da var. Osman Kavala’yı da Cem Atalay’ı da arada hatırlattık. Yazıktır dedik. Yatırmayın dedik. İnsanlığı katletmeyin dedik... İkisi de “Solcu” ve komünist çizgiden geliyor. Bizim dışımızdalar. Bizde solculuk ülkemize kastedenlere, bölücülere, eli silahlılara kadar ne kadar aykırı varsa hepsine açıktır. Olsun. Onların karşısında ülke bütünlüğünü savunuyorsan, hakkı savunuyorsan, mevcut kanunlar çerçevesinde hukuku savunuyorsan, cırtlak sesler ne kadar çıkarsa çıksın “millet”in göğüs kalkanına çarpar, paramparça olur.

Ama sen, farklı kulvarda yürüyor diye bahaneler bulup hapse atarsan, haklıyken haksız olursun.

Bakın Saray’ın yakınındaki gazeteci Abdülkadir Selvi, Saray’dan tüyolar almış olmalı ki, Osman Kavala bırakılsın, diyor.

“AK Parti yaptığı reformlarla hem kendi önünü açtı hem vesayet sistemini tasfiye ederek Türkiye’nin önünü açtı. Millet iradesine vurulan paslı zincirleri kırması sayesinde Cumhuriyet’in ötekileştirdiği dindarları, Kürtleri sistemin merkezine oturttu. Reformculuk ve yenileşme bir dönemler AK Parti’nin alametifarikasıydı.

Strateji heyetinin tartıştığı noktalardan biri de AK Parti’nin yeniden reformcu kimliğine dönmesi oldu.” dedikten sonra “Siyasi iklim değişmeli” ara başlığıyla sözü Osman Kavala’nın serbest bırakılmasına getiriyor:

Bu, Türkiye’yi de rahatlatacak bir adım olur. Osman Kavala’nın hapiste tutulmasının, Gezicilerin yıllarca hapis yatacak olmasının Türkiye’ye ne yararı var? AK Parti’ye ne fayda sağlıyor?

Artık iklimin değişmesi ve baharın gelmesi gerekiyor.

Yeniden reformcu kimliğine dönmüş bir AK Parti ve Avrupa Birliği hedefine yürüyen bir Türkiye. Görün o zaman ekonomi nasıl coşar.

AK Parti’yi, AK Parti yapan bu oldu. Formül net; ekonomiyi büyüt, özgürlükleri genişlet.” (Hürriyet, 17 Nisan 2024)

Abdülkadir, bilirsin sana itibar ederim. Ama “Kürtler” diyerek bir ayırıma giriyorsun. Şöyle geri bakıp bir düşün istersen. Böyle bir ayırım asıl kime yarar?

Ak Parti içinde etnisiteleri farklı insanlar yok mu? Hepsi aynı yolda yürüyor. Ayırım şüphedir, şüphe insanın için kemirir. Entelleşeceğiz, diye, birilerin kuyruğuna takılmayalım.

Abdülkadir Selvi o yazıyı yazalı dört ay oldu. Saray’dan bir “emir” çıkmadı. Nedir bu inat?

Maide Suresi’nin 18. ayetini bir daha hatırlatacağım:

“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adâletle şâhitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz öfke, sakın sizi adaletsiz davranmaya sevk etmesin!”

Diğer mesele... Can Atalay Türkiye İşçi Partisi’nin Hatay Milletvekili. Anayasa Mahkemesi Resmî Gazete’nin 1 Ağustos 2024 günkü sayısında yayınlanan kararında milletvekilliğinin düşürülmesine karşı “yok hükmünde” kararını veriyor.

Ben de mi yandaşları gibi slogan atsam şimdi: “Can Atalay’a özgürlük. Hemen şimdi.”

“Evet, ben de aynı sloganı atıyorum:

“Can Atalay serbest bırakılmalı, hemen şimdi.”

Yazarın Diğer Yazıları