Kanunların sınırı aşılırsa ne olur?

Tehditle, hapse tıkmakla nasıl oy toplanır bilmiyorum. Ceza yağdırarak kimi ne kadar yıldırabilirsiniz!

28 Şubatçılar neler yaptılar neler... Ne oldu? dönem değişti, müebbet hapis yediler.

Kanunu zorlayan her hareket ileride muhakkak karşılığını buluyor. 60 sene sonra Yassıada Mahkemesi yok sayıldı. Mağdurlar hayatta olsalardı dava açacaklardı. Belki dava açacaklar vardır.

Yaptıkları kimsenin yanına kâr kalmıyor.

Burada her zaman vurguluyoruz... Kanun ne diyorsa onu yapın. İleride kimse sizden hesap soramaz.

CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile fikir olarak yakın ve uzak hiçbir birliğim yok. Ama bu hanım çalışkan, becerikli. Oy toplamasını biliyor. Ekrem İmamoğlu'nun İBB Başkanı seçilmesinde büyük rol oynadığını herkes teslim ediyor. İktidar partisi, İmamoğlu'nu seçtirmemek için kanunu zorladı ama nafile... Sonunda 807 bin gibi çok büyük bir farkla İmamoğlu, koltuğuna oturdu. C. Kaftancıoğlu'nun emeğini cezalandırmak isteyen iktidar partisi fî tarihindeki tivitlerini bulup çıkardı ve toplam 9 yıl 8 ay ceza aldırdı. Eğer Yargıtay hükmü bozmazsa, C. Kaftancıoğlu göz göre göre hapse girecek.

Ya kendilerinin yedi yıl önceki tivitleri? Bir sıralansa, ta Pensilvanya'ya kadar uzanır!

Avukatlara çullandılar. Ankara Barosu yönetimi, halkın hissiyatını hiç dikkate almadan, din düşmanlığına varan bir bildiri yayınlayınca, fırsatı ganimet bilen iktidar, baro kanununu değiştirmeye kalkıştı. Üç büyük şehirde, avukat oranına göre -ileride bu şehirler artabilir- birden fazla büro kurulacak. Ne olacak sonra? Senin büron, benim bürom noktasına gelinecek. İdeolojik kesimler kendi bürolarını dernek gibi kullanacaklar. Sonra bildiri muharebeleri başlayacak. Olmayacak bir şey.

İktidar partisi baro seçimlerinde istediği neticeyi alsaydı, baro kanununda hiçbir surette değişikliğe gitmezdi.

Avukatların yürüyüşüne çıkarılan engel... Yok, 200 metre değil, 100 metre yürüyeceksin, yok sonra otobüslere bineceksin!... İçişleri Bakanı ile yürüyen avukatları uzlaştırmak için araya girmeyen kalmadı.

Devlet idaresi çocuk oyuncağı değil. Metre hesabıyla izin ne demek! Kendinizi küçültüyorsunuz. Eğer 200 metrelik izin verilseydi, tartışma olmayacaktı! Devlet idaresinden bihaberler böyle lüzumsuz işlere kalkarlar. Halkı boşuna kaygılandırırlar.

Önceki gün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında yaptığı konuşmayı dinlediniz mi? Yine "Yeni tayin edilen elçiler" dedi, "rüşvet" dedi, "kutu içinde para" dedi... Sonra sözü "en yukarı"ya bağladı. Önceki hafta da benzer sözler etmişti. Kılıçdaroğlu öyle anlaşılıyor ki, bir kıpırtı olana kadar konuşacak.

Kılıçdaroğlu, kendisinden son derece emin. Karşı taraf mahkemeye gitse, herhâlde deliller sunacak. Onun için mi "Yukarısı" o dağalden geliyor?! (Yozgat ağzı. Oralı olmamak, görmemezlikten gelmek.)

Halk nasıl olsa unutur, diye düşünüyorlar ama Kılıçdaroğlu her hafta aynı sözleri söylüyor. Nereye kadar tahammül edebilecekler? Eğer cevapsız kalırsa, kendi içlerinde de insanların kafasında sorular derinleşmeyecek mi? "Bizimkiler niye cevap vermiyorlar?", "Niye mahkemeye gitmiyorlar?", "Niye o bahsedilen elçiler, ithamlar karşısında suskunlar? Var bunda bir şey!" demeye başlamayacaklar mı?

Kanunların sınırını aşanlar bir gün o kanunları karşılarında bulurlar.

Yazarın Diğer Yazıları