Kandiller İslâmın özü mü?
Mevlid kandili kutlanıyor. Hz. Peygamber’in doğum günü için değişik faaliyetler yürütülüyor.
Kandilleri bu derece öne çıkarılması dinî anlayışı pekiştirme midir, yoksa insanları dinin esasından uzaklaştırma mı? Çok insanı zihnen meşgul eden bir mesele...
Müslümansan, dinin belli ritüelleri vardır ve yerine getirilir. Kandillerin dinî vecibe olup olmadığını ne gösterir?
Kur’ân-ı Kerîm’i açarsınız, “doğum”la, belli günlerle ilgili bir işaret var mı, bakarsınız.
Tabiî ikinci olarak hadisleri gözden geçirirsiniz.
Ama...
Hz. Peygamber’e atfedilen sözlerin, bizzat Hz. Peygamber’in ağzından çıktığına nasıl emin olacağız? Silsile takip ederek Hz. Peygamber’e gidiliyor ama, ya o silsilede, biri araya bir laf sokmuş ve o lafın geçtiği cümleden silsile devam etmişse?...
Hadis ilmi üzerine çalışmalar bu yüzden yapılıyor. Bu yüzden muhaddisler var. Sözler Kur’ân’la eşleştirilerek uyum sağlanmak isteniyor.
Müslümanlıkta, anılan, kutlanan, kutsiyet atfedilen günlere bakacağız.
Cuma kutsal gün. Cuma namazı Hicret’ten sonra (Mekke’den Medine’ye göçten sonra) kılınmaya başlamış ve sonra âyet inmiştir: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın.” (Cuma, 62/9)
Cuma iki rekattır. Sevaptır diye dört rekât ilk sünnet, imamın kıldırdığı iki rekattan sonra dört rekat da son sünnet kılınıyor. Yetmiyor dört rekat daha kılınıyor. Çocukluğumuzda böyle öğrenmiştik. Cumayı 16 rekata tamamlardık! Ayrıntıya girip kafa karıştırmak istemiyorum. Sonra son 6 rekat terk edildi. Hatta cumaya gelenler ister istemez ilk sünneti kılıyorlar. Farz kılındıktan sonra son dört rekat da terk ediliyor.
İki rekat cuma namazı farz. Bunu geçiyoruz.
Kadir gecesi: Aşağıdaki satırlar Diyanet’in sitesinden:
“Kadir gecesi Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı bu ayın gündüzlerinde müminlere oruç tutmak emredilmiş[tir], (el-Bakara, 2/185) gecelerini de ibadetler ile ihyâ etmeleri tavsiye edilmiştir.”
30 gün oruç meselesi, hadis-i şeriftir. Hatırlatırım. Ayrıntı Diyanet’in sitesinden okunabilir. Bunu da geçiyoruz.
Ramazanda teravih namazı kılma meselesi... Yine Diyanet’in sitesinden alacağım. Başka İslâm bilginlerinin açıklamalarını versem, tartışmaya girmiş oluruz.
Teravih meselesi Diyanet’in açıklamasında bile tartışmaya açık. Okuyoruz:
“Nitekim Allah Resûlü, yılın diğer gecelerinden farklı olarak Ramazan gecelerinde birkaç gün cemaatle nafile (terâvîh) namazı kılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.), farz olarak anlaşılır endişesiyle bu namazı cemaatle kılmaya devam etmeyeceğini ashâbına ifade etmiştir. (Buhârî, İ‘tisâm, 3 [7290]; İbn Mâce, İkâmetu’s-salavât, 173 [1327]) Hz. Peygamber’in vefatıyla bu endişe ortadan kalkınca, Hz. Ömer (r.a.) döneminden itibaren teravih namazı cemaatle düzenli bir şekilde kılınmaya tekrar başlanmış, (Muvatta’, es-Salâtü fî Ramadan, 3-5; Buhârî, Salâtü’t-terâvîh, 1 [2010]) böylece Müslümanlar tarafından Ramazan geceleri sünnete uygun bir şekilde ihyâ edilegelmiştir...”
Diyanet mensupları aşağıda vereceğim satırları yazarken 40 defa düşünmüşler, 40 defa tartışmışlardır.
Hadis toplayıcıları çok net ortaya koymuşlar. Diyanet’in metnindeki ilk iki cümle:
“Nitekim Allah Resûlü, yılın diğer gecelerinden farklı olarak Ramazan gecelerinde birkaç gün cemaatle nafile (terâvîh) namazı kılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.), farz olarak anlaşılır endişesiyle bu namazı cemaatle kılmaya devam etmeyeceğini ashâbına ifade etmiştir.”
Halife Hz. Ebubekir dönemini geçiyorsunuz, Hz. Ömer dönemine geliyorsunuz... Teravih namazı bütün ramazan boyunca 20 rekat kılınmaya başlanıyor.
Halife bu âdeti niye getirdi? Muhtemelen birlik, beraberlik için. Teravih istersen, kendi mekânında kılarsın, istersen yatsı namazından sonra cemaatle kılarsın.
“Halife” dedim... Burada öncekinin yerine geçen manasınadır. Sonra, “halife” deyince kendini “zillullah” (Allah’ın gölgesi) görenler manası çıkarılmasın.
Emevîlerle birlikte halifelik, makamı pekiştirmek için kullanılmıştır. Tabiî iyi niyetli “krallar/halifeler” çıkmıştır. Bu iyi niyetin “halife” sıfatıyla ne derece alâkalıdır? Tartışılır.
Her şeyden önce şunu sormalıyız: Halifelik babadan oğula geçer mi? Din bağlantısı böyle kurulabilir mi?
Neyse konuyu değiştirmeyelim. Sonra halifelik meselesine de gireriz.
Asıl konumuz kandiller. Devam edeceğiz.