Kalkıyor!.. İsveç'e Finlandiya'ya bir iki!..

İsveç ve Finlandiya Rusya çarı mı, desem diktatörü mü, her iki sıfat da uyuyor, Putin''in gazabından kurtulmak istiyor. Ukrayna''ya saldıran bize de saldırır, diyor ve NATO''ya girmek istiyor. Türkiye geçmişte NATO''ya girerken bir bedel ödedi. NATO 1949''da kuruldu, Türkiye ise 1952''de girdi. Öncesi var: Kore''ye alelacele asker gönderdi. Savunma paktında yer almak için samimiyetini gösterdi.

İsveç ve Finlandiya ne yaptı? Böyle bir riski göze aldı mı?

İsveç âdeta Türk düşmanlarının toplaştığı kamp.

Aslında İsveç''i fikren besleyenler, yine Türkiye''den. Bir tarihte Nusaybin''de Ermenilere ait toplu mezar bulunduğu haberleri çıkıyor. İsveç hemen harekete geçiyor. İskeletlerin kimlere ait olduğunun ve ölüm sebeplerinin araştırılması için parlamentolarında karar çıkartmaya çalışıyorlar!

(Not: Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu bunu kesin dille yalanladı. Halaçoğlu''nun bana gönderdiği açıklamayı zamanında bu köşede yayınlamıştım. "İsveç ekip göndersin, hep beraber mezarları açalım, kimlerin mezarı olduğunu görsünler", demişti.)

Düşmanlık o derece... Bunlar ilk bilgileri kimden/kimlerden aldılar dersiniz... İç düşman çok!

"Devlet kendisini anlatmazsa başkaları boşluğu doldurur" başlıklı 30 Ekim 2005 tarihli yazımdan bir başka notu daha ekleyeyim.

"Türkiye kendisini anlatamıyor. Bölücüler ise her fırsatı değerlendiriyorlar. Burada kaç defa yazdım, hatta İtalya''da karşılaştığım örneği de verdim. Bölücüler her yere ulaşmışlar. Devlet mücadele ettiği kesim karşısında kendisini ifadeden âciz. Bir tarihte Gürcistan-Acara''nın başşehri Batum''da başkonsolosla konuşmuştum. Daha önce İsveç''te imiş. ''İsveç, bölücülerin merkezi... Avrupa basınında saplantılı yazılar çok çıkıyor. Yanlışlıklar ortada... Düzeltme imkânınız olmuyor mu?'' dedim. İyi niyetli ve bilgili bir başkonsolostu. "Bölücülerin tesiriyle bir yanlış haber çıktığında açıklama gönderiyoruz. Ama onlar bölücülerin haberini kasıtlı verdikleri için bizim açıklamamızı yayınlamıyorlar. Ne kadar denediysek netice alamadık. Sonra arkasını bıraktık." demişti. Doğrudur. Yine devletin kendisini anlatma yolu tükeniyor mu? Bin bir çeşit çare bulunur."

Bugünü işaret etmiş gibi "Bin bir çeşit çare bulunur." demişim.

NATO''ya girmek isteyen İsveç''in, NATO üyesi her bir ülkeden icazet alması gerekiyor. Türkiye, "Siz PKK''ya her türlü desteği veriyorsunuz. Bu desteği kesmelisiniz." diyor. İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde pişkin pişkin: "Türkiye''den sonra PKK''yı terör örgütü ilan eden ikinci ülkeyiz." diyor.

Fesuphanallah!

Ama PKK''nın kamuflajı YPG''ye her türlü desteği veriyor. Doğrudan PKK''ya desteği bırakın; etnikçileri besleyen de İsveç. Etnik dilde gösterilecek faaliyetleri finanse ettiğini, yazmıştım. (NATO''nun başını çeken ABD''nin binlerce TIR silah desteği, NATO üyesi Avrupa ülkelerinin PKK''lıları el üstünde tutması. Ama biz İsveç''e, Finlandiya''ya takılıyoruz. Olsun. Fırsat elimize geçmişken yürüyelim!)

Dili insanın kendisidir. Herkes dilini konuşur, diline emek verir. Ama bunu, bir ayrıştırma malzemesi yaparsa, iş nereye varır? Nereye varacağını "Türk Adını Silme Planı"nda ayrıntılı ele aldım.

Finlandiya''ya direniyoruz. Onlar da bölücülere kucak açtı, diyoruz. İsveç''in Türk düşmanlığı üzerinde çok durdum. Finlandiya hakkında bir şey yazdığım aklıma gelmiyor, Şunu biliyorum: Finlandiya''da "Turan" adıyla gazete çıkarılmış, dernek bile kurulmuştu.

Prof. Dr. Hülya Argunşah''ın önemli bir çalışmasından bahsedeceğim. "Bir Cumhuriyet Kadını: Şükûfe Nihal". Niye mi? Şair-yazar Şükûfe Nihal, 1932''de Finlandiya''ya gidiyor ve gördüklerini, hissettikleri yazıyor. Birçok bilinmeyeni öğreniyoruz. (Devam edeceğiz.)

Yazarın Diğer Yazıları