Kadınların istismarı… Çürümüşlük...

CHP, klasik CHP''den beklenmeyen bir hamle yaptı. Başörtüsü için kanun teklifi verdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, teklifi vermeden bir gün önce akşam mutat görüntülü konuşmasında, ertesi günü partisinin grup toplantısında, Saray''ı kastederek "Kadınların inançlarını istismar ettiğiniz yeter." dedi ve kanun teklifini TBMM''ye sundu.

Üç maddelik bir teklif. Son iki maddesi prosedür. İlk madde:

"Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz."

Klasik Kemalist çevreler hemen itiraz ettiler ama bu teklif yoruma açık. "Başörtüsü" şartı yok. Resmî dairelerin giyimlerin dışında isteyen istediği gibi giyinir, diyor. Yani kadınlar isterse, modadır, diye şortlu, baldır bacak açık, göğüsler ortada gelebildikleri gibi; tepeden tırnağa örtünüp peçeli bile gelebilirler. Hiçbir âmir müdahale edemez!

CHP''nin kanun teklifi böyle de anlaşılabilir. Elbette, iş yerlerinde kadınlar karşısındakilerinin dikkatini dağıtacak, rahatsız edecek giyimlerden kaçınacaklardır ama kör olası moda yok mu? İnsanlar arsız modalara uymaktan kendileri alamıyorlar. Hele kadın milleti! Bilinmeyen tarihten beri kadın modayı öne çıkarmıştır. Gittiğim yerlerde arkeoloji müzelerini gezmeye meraklıyımdır. Envaiçeşit kadın takıları görüyorsunuz. Bir iskelette, boyunda, modern zamanda yapmak istesen belki beceremeyeceğin kolye takılıydı.

İnsan fıtratında "hayâ" var.

Âyet-i Kerîme: " (Hz. Âdem ve Havva) Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar..." (Arâf Suresi, 2/22)

Zaman öyle hâl aldı ki, ilkel dönemlerde bile görülemeyecek, hayâsızlık aldı yürüdü. İnsanlar, hayâsızlığa alıştırılıyorlar, desem yeridir.

Niye acaba? "Örtünün örtünebildiğiniz kadar. Gözleriniz ortada kalsın yalnız. Mümkünse koyu renk gözlük takın!" demeye getirdikleri "örtü" ile din arasında bağ kuran, giyimi tek tipe indiren tarikat ve cemaatlerin önü alabildiğine açıldığı, mekteplerin imam hatipleştirildiği, Kur''ân kurslarından geçilmediği, kendi içlerine şer''î uygulamalarla (kaçta kaçı Kur''ân hükümlerine uyar? Tartışılır!) hayatın idame edildiği bir zamanda, neden bu kadar çıplaklık, neden bu kadar hayâsızlık?

Aksülamel diyebilir miyiz? Baskıya, şartlı yönlendirmeye karşı "çıplaklık" tepkisi.

Bu satırları yazdıktan sonra meyillerime baktım. Türkiye Komünist Hareketi''nin açıklaması:

"...''türban gündemi'' AKP''nin iktidarına yol açan bir siyasal mağduriyet hikayesine meze yapılması açısından büyük derslerle doludur. Türbanın arkasına sığınılarak ''demokrasi ve inanç özgürlüğü'' demagojisi yapanların bugün doğrudan kadın, erkek ve hatta çocukların giyim kuşamına bile nasıl müdahale ettiği gün gibi ortadadır. 20 yıllık AKP iktidarıyla birlikte, ''milli ve manevi değerler'' edebiyatının nasıl bir çürümeyle sonuçlandığı ortadadır. ''Laiklik dinsizliktir'' diyenlerin temel insan hak ve özgürlüklerine nasıl saldırdıkları ortadadır! Türban, AKP eliyle, ''demokrasi ve özgürlüğün değil'' tarikat ve cemaatlerin örgütlenmesinin ve teokratik devletinin yolunun döşenmesinin örtüsü olmuştur! Türban, siyasal İslamcılığın gizli gündeminin takiyesi olmuştur!"

İki farklı ucun geldiği nokta aynı. Allah sonumuzu hayreylesin!

Yazarın Diğer Yazıları