Kabine mi var ki? Hangi kabinenin değişikliği?
Cumhurbaşkanının kabinede değişiklik yapacağı bilgisi, aylardır konuşuluyor, tartışılıyor. Son olarak Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan''ın kendi firmasından bakanlığa dezenfektan satın almasının ortaya çıkması üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pekcan''ı görevden aldı, yerine Mehmet Muş''u atadı. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile, Sosyal Hizmetler ve Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk''u da görevden aldı, daha önceden iki Bakanlığı birleştirerek oluşturduğu Bakanlığı tekrardan ikiye böldü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı''na Derya Yanık''ı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı''na ise Vedat Bilgin''i atadı.
Özetle, bakanlıkları birleştirip bölen de bakanları atayıp görevden alan da Cumhurbaşkanı.
İdarenin kanuniliği
Oysa, idare hukukumuzda en temel ilkelerden biri, idarenin kanuniliği ilkesidir.
Yani, idare, kendi kendine teşkilatlanamaz. İdari teşkilatların kurulmasında yetkili olan idare değil, yasama olmalıdır.
Zira, aksi durum, idareyi günbegün büyütebilir ve demokrasinin ortadan kalkmasına yol açabilir.
İşte, bu nedenle Anayasa, "idare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir" der (madde 123/1).
Bu sebepledir ki, eski sistemde Anayasa''da, "bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve teşkilatı kanunla (yani TBMM tarafından) düzenlenir", hükmü yer alırdı (mülga madde 113/1).
Kamu tüzel kişiliği yalnızca kanunla veya kanunun açıkça yetki vermesi halinde kurulurdu.
Ancak 2017 Anayasa değişikliği sonrası geçilen bu sistemde, "idare, kanunla düzenlenir" hükmü halen mevcut olmasına rağmen;
Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir hale geldi (madde 106/son).
Kamu tüzel kişiliğinin kurulması, kanunla veya Cumhurbaşkanı kararnamesiyle (TBMM tarafından herhangi bir yetkilendirme gerekmeksizin) mümkün hale geldi (madde123/son).
Eskiden idarenin teşkilatlanması, ilkeye uygun olarak, yalnızca yasama organına verilmişken; yeni sistemde bu yetki, Cumhurbaşkanı''na da Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yoluyla kullanmak üzere verildi. Üstelik, Cumhurbaşkanı, uygulamada zaman zaman bu yetkiyi Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle değil, Cumhurbaşkanı kararı veya yönetmelikle kullanmakta ki, bu, Anayasa''nın ihlali anlamına geliyor.
Özetle, yeni sistemde, idare kendi kendisini kuran, teşkilatlandıran, genişleten bir hâl almıştır ve bunun sonu belirsizdir.
"Kabine" ifadesi yanlış
Gelelim, tüm haberlerde, yetkililerin ve siyasilerin dilinde yer alan "kabine" ifadesine…
Cumhurbaşkanlığı''nın internet sitesinde "Cumhurbaşkanlığı kabinesi" diye bir ifade altında Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanların ismi yer alsa da Anayasa''da "kabine" ifadesi yer almıyor.
Yani, Anayasa''da "kabine" diye bir kurum yok! Dolayısıyla, kabine toplantısı ve kabine kararı da yok.
Zira, bu sistemde, yürütmede kolektif karar alma organı mevcut değil.
Yürütme yetkisi, yalnızca Cumhurbaşkanına ait (Anayasa, 104. madde).
Eski sistemde, bakanların imza koyarak, bireysel ve kolektif karar alma yetkisi varken, sorumlulukları Meclis''e karşı iken; yeni sistemde yalnızca uygulayıcı konumdalar ve üstelik bir de Cumhurbaşkanına karşı sorumlular.
Dolayısıyla, artık bakanlardan beklenen tek bir şey var: O da liderlerine itaat etmeleri.
Bu durumda, bakanların görevden alınması, yerlerine yeni bakanların atanması, ancak gündemi belki bir süre meşgul etmeye, görevden alınma korkusu aşılanan bakanlarda itaat eğilimini arttırmaya, yönetimdeki aksaklıklardan görevden alınan bakanı sorumlu göstermeye ve yeni görev isteyen çok daha fazla insana "bağlılıklarını" göstermesi için imkân yaratmaya yarıyor.
Çok daha fazla insanı görevlendirmek de çok daha fazla makam üretmekten geçiyor. Zira, her bir yeni bakanlık, yeni bakan yardımcıları, personeller ve danışmanlar demek.
Bakanlıkların sayısı da AKP''nin güç kaybettiği bu dönemde, işte bu yüzden tekrar arttırılıyor.
İdare kendi kendisini üreterek güç kazanıyor.
Söz yine, başta bahsettiğim idarenin kanuniliği ilkesine geliyor.
Sorunun temeli ise, tek kişilik yönetime ve kolektif karar alma organının, yani gerçek anlamda bir kabinenin, olmamasına dayanıyor.