İYİ Parti'nin geleceği.
İYİ Parti zor günlerden geçerek Türk siyasi tarihinde yerini aldı. Şimdi emin adımlarla yol alıyor. Bu durum, onu bir zamanlar tarih sahnesinden silmek isteyenlerin bile kabullenmek zorunda kaldığı bir hale dönüştü.
Daha birkaç yıl öncesine kadar, "fetöcü, gayrı milli, Pkk yanlısı" diye suçladıkları Meral Akşener'i, bizzat Bahçeli'nin çağrısı sonrası Erdoğan'ın "milli ve yerli" sözleri, farklı bir noktaya taşıdı.
Eski söylemleri yine söyleyenler ters yüz etti.
Türkiye'deki siyasal alan, bir tür yenileme yaptı.
Çünkü İYİ Parti toplumsal alanın içinde kökleşmiş, yer tutmuştu.
Kısacası, gelecek seçimlerin kilit partisi haline gelmişti.
Böylece?
Toplumsal talebin çekim alanına girdi. Halk, yurt gezilerinde Sayın Akşener'i birebir derdini anlatacağı çok yakın, samimi bir dost olarak gördü. Siyasetin kendilerine dokunan eliyle karşılaştılar. Öyle ya iyi günde herkes geliyordu, önemli olan zor günlerde yanlarında olabilmekti. Bunu onlara hissettirebilmekti.
Nitekim seçim sürecinin dışında, zor günlerinde, tam da lazım olduklarında, tam da sıkıntılarla boğuştukları sırada siyasetçiyi olması gerektiği yerde karşısında muhatap olarak görmek çok önemli bir şey. Bunun anlamı, seçmene, "sizi önemsiyoruz" mesajını Ankara'dan değil, gidip bizzat yerinde vermektir.
Bu durum, İYİ Parti açısından siyasal talebin, toplumsal kabul alanının genişlemesine neden oldu. Bu sebepledir ki Kongre konuşmasında Akşener, yurt gezilerine gönderme yaparak "millet bizi çağırıyor" dedi.
***
Kamuoyuna ne mesaj verdi?
Bir, Bütün Türkiye'nin partisi oldukları mesajını verdi. "İYİ Partiyi Kürtler kurdu" derken, salt bir Türk partisi olmadıklarının altını çizdi. Ayrıca Trakya'dan Doğu Anadolu'ya, Karadeniz'den Akdeniz'e kadar yurdun dört bir tarafında seslenerek söze başlaması kucaklayıcı siyasetin ta kendisiydi. Türk Milletinin kendisini önemseyecek, varlığını hatırlayacak, kucaklayıcı sevgi diline ihtiyacı var.
İki, Milli birlik ve beraberlik mesajı verdi. İktidar ve ortaklarının "ayrıştırıcı dil" kullandıklarına vurgu yaparak, ayrımcılığı dışlaması bundandı.
Üç, Türkiye'de vurguncu ekonomik düzene itiraz ettiğini gösterdi.
Dört, Tam bağımsız Türkiye vurgusuyla dış politikanın, muhatabının Türkiye Cumhuriyeti Devleti olması gerektiğini, devletin yönetenlerin kendi kişisel çıkar ve duygularıyla devleti zor duruma düşürdüğünü söyledi.
Beş, siyasetin kalite çıtasını birkaç birim yükseğe taşıdı. Kullandığı dil, toplumsal kucaklayıcılık, gösterdiği siyasi bilinç ve devletin varlığını gözeterek milli çıkara yaptığı vurgu, siyasetin çıtasını yukarı çekti.
Altı, genç işsizlerin sözcüsü oldu. Anadolu seyahatlerinde konuştuğu esnaf, işçi, çiftçi vb. toplumsal kitlelerin sesini kürsüye taşıdı.
Yedi, özellikle çevre, hayvan vurgusuyla ülkenin kanamakta olan bir başka yüzünü dile getirdi.
Sekiz, emeği ve hakkı çalınanların, işe giremeyenlerin, toplumsal yığınların sözcüsü oldu.
Dokuz, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vurgusunu yineleyerek, Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin ülkeyi geri bıraktığının altını çizdi.
On, kendinden emin konuşarak, halka, biz sorunları çözeriz mesajı verdi.
Sonuç olarak İYİ Parti, umut partisi olma yolunda ilerliyor diyebiliriz. Yapması gereken şey, bu stratejiyi siyasal eylemlerle pratiğe dönüştürürken siyasal çürümüşlüğün sonuçlarını topluma taşımaktır.