‘İstiklâl Marşı ve ırkçılık’(2)
HDP/PKK’nın eşdeş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın İstiklâl Marşı’mız için “’Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet bu celâl’diyen bir marştır. Hangi ırktan söz ediyor o?” demesi geçiştirilemez!
Eşdeş başkan nasıl te’vil ederse etsin, bütünleştirici ortak bir “kıymet” e karşıdır. Dün yazmıştım: Hrant Dink de 2006’da hemen hemen aynı cümleleri kurmuştu.
Suudî Arabistan’ın millî marşı “Âşe’l-melîk li’l-alem ve’l-vatan” ( “Yaşasın kral bayrak ve vatan için” ) diye biter.
Şer’î bir yönetimden bahsedilir bu ülke için... Ama dinî motifli çok kısa kral marşıdır. (Orada yaşadım. Daha ayrıntılı konuşmak istemiyorum!)
İngilizlerinkinde de “kral” birinci plandadır.
Fransa millî marşına hiç girmeyelim! Her mısrasından kan damlıyor!
Barzanî’nin ve PKK’nın ortak marşı “Ey Reqîb” ( “Ey Düşman” )’dir. Yunus Rauf (1918-1948)’un 1938’de yazdığı bir şiiridir. Y. Rauf bir Marxisttir (hâliyle ateist!).
10 beyitte tam 12 defa Kürt, bir defa Kürdistan, bir defa Med geçer. Kızıl renkten bahsedilir, “Dinimiz ve mezhebimiz Kürt ve Kürdistan” denir.
Hrant Dink, 2006’da aynı tartışmayı açınca Taha Akyol, gereken cevabı vermişti. (Taha Bey keşke Hrant Dink ismi yerine Selahattin’in ismini koyup tekrar yayınlasaydı.)
Taha Bey, “Gazeteci Hrant Dink, Akdeniz Üniversitesi’ndeki konuşmasında İstiklal Marşımızı ’reddetmediğini, benimsediğini’söylüyor. Ama ’Kahraman ırkıma bir gül’e geldiği zaman susuyormuş. Çünkü İstiklal Marşı, ’ırk’kelimesi ile ırkçılık, hatta ’bölücülük’yapıyormuş! / Değiştirilmeli, ’Çalışkan yurttaşlarıma bir gül’denilmeli imiş!” diye yazdıktan sonra şöyle devam ediyor:
“Mehmet Âkif’e, Mustafa Ekmekçi gibi bazı yazarlar bilgisiz ve fanatikçe bir önyargıyla ’Arnavut milliyetçisi, gerici’diye saldırmışlardı! Ama İstiklal Marşı gibi milli bir kutsalımızda ve onu yazan Âkif’te ’ırkçılık’keşfeden ilk kişi, Hırant Dink oldu! (...) ’Irkçılık’kavramı ve ’ırk’kelimesinin siyasi anlamda kullanılması, İstiklal Marşı’ndan yıllar sonra, faşizmle birlikte Avrupa dillerinde ve bizde yaygınlık kazandı, sözlüklerimize girdi.
Öbür taraftan, İstiklal Marşı’nın genel anlamı ve vurgulu kavramları, bırakın ’ırkçı’olmayı, ’ırksal’bile değildir: Hürriyet, istiklal, vatan, yurt, millet, hilal, iman, ezan ve Hak gibi. / Akif ’ırkıma’derken Dink’in keşfettiği siyasi anlamı kastetseydi, o günün literatürüne göre, ’kavmime’diye yazardı! / İstiklal Marşımızda ’ırkıma...’kelimesi, siyasi değil, aruz vezni ve şiirin ahengi açısından kullanılmış edebi bir ifadedir. / Bu ilmi ve objektif bir gerçek olduğu içindir ki, Sayın Dink’ten başka hiç kimse ’ırkçılık’suçlamasında bulunmayı akıl edememiştir. (...) Sayın Dink’in [Veya Selahattin’in. A.T.] ve herhangi bir yurttaşımızın İstiklal Marşı’nı sübjektif olarak “benimsemesi” şart değildir, böyle bir mecburiyet olamaz. Ama İstiklal Marşı gibi bir millî simge üzerinde toplumda bir kamplaşma, bir çatışma iklimi yaratmaktan sakınılmasını beklemek sanırım hakkımızdır.” (Taha Akyol, “İstiklal Marşı ve ırkçılık”, Milliyet, 20 Şubat 2006).
Sus Selahattin sus! Niyetin kötü senin!