İstiklâl Marşı tartışmaları (1)
İstiklâl Marşı’mız 93 yıl önce, 12 Mart 1921’de, TBMM’de kabul edilmişti. Kimileri İstiklal Marşı’nı ısrarla başka yöne çekmek, “Türk”ün dışına çıkarmak istemişlerdir. Bunda “Neo-İslâmcılar” ve “ateist” kültürden gelenler başı çekmektedirler. Yeni Türk Edebiyatı sahasında çalışanlar Mehmet Âkif’in ve İstiklâl Marşı’mızın nasıl anlaşılması gerektiğini delilleriyle ortaya koymuşlardır. Zaman zaman bahsettim. Hususiyetle Prof. Dr. Nurullah Çetin ve Doç. Dr. Mümtaz Sarıçiçek’in çalışmalarını bu köşeye taşıdım ve üzerinde uzun uzun durdum.
Mehmet Âkif, Türk’ün inanç manzumesinin özüdür; bunu bilmeliyiz. Sağa sola çekilecek hiçbir sözü yoktur. Böyle olduğu hâlde, ısrarla “Türk” ün dışına çıkarılmak istenmiştir. Türkiye’de “İslâmcı” geçinenler dünyada emsali görülmeyen bir tavırla Türk düşmanlığını dinin bir rüknü gördükleri için, onun gibi dini bütün bir insanın “Türk milliyetçisi” olmasına akıl erdiremezler! “İslâmcı” safsatacılar yanında ateistler de Âkif’i âdeta “yok” saymak için bin türlü bahaneler uydurmuşlardır.
Prof. Dr. Nurullah Çetin, daha önce bahsettiğim gibi “İstiklal Marşı’mızı Anlamak” başlığıyla Mehmet Âkif’in eserini mısra mısra tahlil ediyor, “Emperyalizme Direnen Türk: Mehmet Âkif Ersoy” kitabıyla, Âkif’e isnat edilen suçlamaları bir bir çürütüyor.
Suçlayanlardan biri ilgisiz bir isim... “Ergenekon” davasından içeride yatan Prof. Dr. Yalçın Küçük. Bir oyunun parçası olarak tutuklandığı muhakkaktır. Bu mesele ayrı.
Prof. Dr. Küçük, bilmediği, incelemediği mevzulara girmiş.
Prof. Dr. Nurullah Çetin, kitabında uzun bir bölümü Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün çocukça iddialarını çürütmeye ayırmış. “‘Çocukça iddialar’dedikten sonra, cevaplandırmaya ne gerek var?” diyebilirsiniz. Prof. Dr. Küçük, adını burada anmaya bile değer görmediğim kitabında Mehmet Âkif’i kendisince “hiçlemek” için aklı zorlayan iddialar sıralıyor. Toplu bir cevap verilmezse körpe dimağlar zehirlenebilir. Çok tartışılan “ulusun” kelimesinden başlayacağım.
Yalçın Küçük uzun uzun “ulusun” kelimesi üzerinde duruyor, M. Nalbantoğlu’nun “Mehmet Âkif ve İstiklâl Marşı” kitabına atfen “ulusun” kelimesini “ululamaya, yüceltmeye” dayandırıyor ve üstelik Prof. Dr. Mehmet Kaplan gibi bir hocayla -kusura bakmasın- aklı sıra dalga geçiyor:
“//ulusun, korkma... nasıl böyle bir imanı boğar / medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar /, işte burada, medeniyet köpekler misli ulumaktadır ve bundan korkmak için de bir neden bulunmamaktadır.”
Prof. Dr. N. Çetin, Prof. Dr. Küçük’ü çürütüyor:
“İstiklal Marşı’nda geçen ‘ulusun’ kelimesinin asıl Arap harfleriyle yazılışında bu kelimenin sonu ‘nun’ harfiyle biter. Bu kelimenin sonu, ‘kef’ harfiyle biterse ‘sen ulusun, büyüksün’ manasına gelir. ‘Nun’ harfiyle bitince de ‘o ulusun, bağırsın, köpekler gibi ses çıkarsın’manasına gelir. Yalçın Küçük, İstiklal Marşı’nın asıl metni olan Arap harfli metne baksın...” (s. 188-189)
“Ulusun” kelimesinin “Köpekler gibi ulusun!” anlamına kullanıldığını anlamak için hemen ardından gelen mısradaki “tek dişi kalmış canavar” sözü bile yeterli karinedir.