İşte sana dostumuz Amerika...
Amerika işin içindeyse bilin ki sonu hayırlı değildir. Artık bunu net olarak anladık. Sadece ben değil, millet olarak anladık.
Türkiye Amerika ile hangi işi tuttuysa sonunda zarar gördü ve emin olunuz hepsini tek tek kayıp etti.
1990'dan bu tarafa ABD fiili olarak Orta Doğu'da..
Ne kazandık?
Ne elde ettik?
Hangi ulusal çıkarımız beklediğimizin aynısı oldu?
Hiçbiri.
Söyler misiniz Allah'ınızı severseniz? ABD dünyanın efendisi, rejim kontrol memuru mu da ülkelerin nasıl yönetildiklerini kontrol edip, kendince fikir verip ortalığı karıştırıyor?
Hayır!
Ama 1990'dan bu tarafa Türkiye'nin etrafında dolanıyor ve bunu yapıyor.
Ve bir şey daha; bu küstah ve yenilmekten doymaz ülke, tüm Orta Doğu'da politik olarak kayıp etti, askeri olarak kayıp etti, şimdi Rus uçaklarını görünce kaçıyor ama yine de ders almıyor.
ABD çekiç-GÜÇ ile bölgeye gelmeseydi, Türkiye'nin PKK sorunu başlamadan biterdi.
Yüz yıl önce İngiltere, Osmanlı devleti için ne ise bugün ABD de odur.
Rol değişiminin sonuçlarını yaşıyoruz. Türkiye'yi yönetenler ABD kontrolünden çıkmadığı sürece sonumuz çok iyi olacak diyemeyiz.
İşte bakın eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan tespiti koymuş. Son terör olayları ve patlamalardan hareketle; "Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Ümraniye Davası'ndaki savunmasında, "Dağlıca saldırısının amacı, ordunun PKK ile mücadelede başarısız olduğu algısını yaratıp devleti terör örgütü ile masaya oturtmaktı" demişti. Başbuğ, bu projeyi yürüten kişi için eski CIA ajanı David L. Phillips'i işaret etmişti.
Peki şimdi?
Önceki bilgi ve verilerden hareketle zihinsel bir çıkarımla sözü bugüne getiren Tantan, "Türkiye'nin önüne büyük bir tehdit zarfı kondu. Bu tehdit şudur: Küresel gücün Orta Doğu'da yapmak istedikleri hususlara aynen riayet edeceksiniz. Kürt devletinin kurulması, Güney koridorunun açılması. Güney koridoru açılırken bu koridorun Suriye'den, Lazkiye'den değil, Hatay üzerinden açılması. Bu koridor üzerinden Kuzey Irak'taki petrol ve doğal gaz Akdeniz'e taşınacak. Doğu Akdeniz'deki haklarınızdan ve Kıbrıs'tan vazgeçeceksiniz" diyor...
İşte asıl mesele bu.
Kim bu projenin mimarı?
Amerika...
Dostumuz, müttefikimiz, uğruna Korelerde savaştığımız silah arkadaşımız Amerika...
Ne olacak şimdi?
Türkiye'de bu durumu lehimize çevirecek hangi iktidar var?
Davutoğlu iktidarı mı?
Asla!
Davutoğlu bu projenin günümüze ulaşmasının önünü açacak "stratejik derinliğin" fikir sahibi. O kadar derin ki sonunda ucu Ankara'dan çıktı.
Adına "barış" dedikleri mitingin bizim anladığımız barışı anlatmadığı doğru. Fakat her ne olursa olsun, terörü Türkiye'nin içine taşıdığı ve kitlesel teröre dönüştürdüğü de doğru. Bu durumun yarattığı psikolojinin travmalarını toplum çabuk atlatır mı bilemeyiz. Ancak sonuç olarak Amerika'nın bizi getirdiği yer Sayın Tantan'ın açıkladığı durumdur.
Stratejik müttefikimiz, bu ittifak sonunda ülkemizin bütünlüğünü tehdit edecek noktaya geldi.
İngiltere de yüzyılın başında aynı rolü oynamıştı. En sonunda Osmanlı topraklarını yani Türkiye'yi Avrupa'da kurdukları Paris konferanslarında pazarlık masasına koyup pay ettiklerini unutmayalım.
Batılı dostlarımız (!) her nedense bunu bize daima yapıyor.
Öyleyse çözüm ne?
Millî politikalar...
Davutoğlu taktik yapıp liderlerle terörü konuşacağına bunu konuşsun.