'İstanbul Romancısı'
Dr. Musa Aksoy, çok ama çok önemsediğim çalışmalara imza atıyor. Benim de didiklediğim çalışma alanlarına girdiği için nasıl iğneyle kuyu kazıdığını fark ediyorum.
"Gelenekçilerle Yenilikçilerin Türkçe-Osmanlıca ve Arapça Tartışmaları" kitabından daha önce bahsetmiştim. Türkiye'de dil tartışmalarına girenlerin muhakkak elinde olması gereken bu eser, ister istemez sütunumuzda da eksik olmayacaktır.
Dr. Musa Aksoy'un yıllarını vererek orta koyduğu "İstanbul Romancısı Hüseyin Rahmi Gürpınar", İstanbul'da ne yapılıp ne yapılmamalı tartışmalarının sürdüğü bir zamanda elimizin altında bulunması gerekli bir başka eser. (Papatya Bilim Üniversite Yayıncılığı, 660 s.)
Bu kitabın bir başka önemi, kültürümüzü kesintisiz öğrenmek isteyenler için, Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçişte ara menzil olması.
Musa Aksoy, kitabıyla beraber bir de mektup gönderdi. Eserin muhtevasına geçmeden önce bu mektuptan iki paragrafı vermek istiyorum:
"Gazetecilik zor, zor olduğu kadar da önemli bir meslek. Bu konuda, sizlere ve sizin meslektaşlarınıza 'Allah yardımcınız olsun' demekten başka elimizden bir şey gelmediğini belirtmek isterim. Bu sahada bahtınız açık, Tanrı yardımcınız olsun.
Sayın Tekin, yazılarınızda hassasiyet gösterdiğiniz dil bahislerine, zaman zaman temasta bulunuyorsunuz. Bu sahadaki perişanlığımız ortada. Ülkemizde bulunan resmî kurumlarımızın Dil ve Tarih (Türk Tarihi ve Türk Dili) diye bir derdi yok. Bir milletin tarih sahnesinden silinmesi, dilinin yok edilmesi ile başlar. Ama buna genellikle ülkemizde pek aldıran yok. Bu münasebetle, yazar ve gazetecilerin geçmişte yaşadığı sansür ve yasaklamalardan çektiği sıkıntıları anlatan, bu konuda büyük mücadele veren Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın karşılaştığı eziyet ve sıkıntıları anlatan "İstanbul Romancısı Hüseyin Rahmi Gürpınar" adlı kitabımı, acizane size arz etmek istiyorum."
Dr. Musa Aksoy, "Önsöz"de, eser hakkında şu bilgileri verir:
"Bu çalışma başlıca, Hüseyin Rahmi'nin çocukluğu, eğitim devresi, yazarlık hayatına atılması, 1901 ile 1924 yılları arasında basma yansıyan tartışmaları, yaşantısı, hatıraları, yazarlık yapmasının engellenmesi, eserlerinin yayınlanmasının yasaklanması gibi karşılaştığı engellemeler, uğradığı suikastlar, evliliğe ve dile dair görüşleri, millî roman sanatı ve romanlarında ele aldığı tipler, ölümünden önce ve sonra, hakkında yazılan yazılarda öne sürülen olumlu, ya da olumsuz fikirlerden oluşmaktadır."
Kitaba göz atmayı bırakın, sadece "İçidekiler"i okuduğunuzda, Hüseyin Rahmi'nin nasıl bir cebelleşmenin içinde olduğunu görürsünüz. Öyle başlıklar ki, sizi hemen kitabın sayfalarına götürüyor ve bir çırpıda okumak istiyorsunuz. Birkaçını vereceğim:
"Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 1901'deki Basın Kavgası / Edebiyat ve Tarhana Çorbası Tenceresi İlişkisi / Edebiyatın Ahlâkla Olan İlişkisi / Lisan, Tayyâre-i Sanatın Pervânesidir / Türkçe İmlâ ve İfâde Şekli ile Terakkiye Müsaittir / Lisân Bir Tür Tarikat Sırrı Hâline Getirilemez / Ölüm Döşeğindeki Türklüğün Ruhunu Lisan Uyandıracaktır / Devlet-i Osmaniye'nin Dili Meselesi / Ben İranlıların Siz de Türklerin Temsilcisi Değilsiniz / İki Müslüman Halk Arasına Nifak Sokmak Alçaklıktır / İran'ın Kuzeyinin Ruslarca İşgali ve Türklerin Yaşadığı Balkan Faciası / Hıristiyan Çemberine Alınmış İki Ülke…"
"İstanbul Romancısı Hüseyin Rahmi Gürpınar"da daha çok ayrıntı var.
Okumak lâzım.