İstanbul boğulurken gelen bereket
Türkiye son yılların en ağır kışını geçiriyor. Bu en ağır kış Türkiye için bereket demektir. Kar tarım için elzem. Geçen mevsim kuraklık yüzünden verim düştü. Önümüzdeki mevsim, muhtemelen bolluk olacak. Eğer köylü, umutsuzluğa düşmez tarlasını ekerse, bütün Anadolu sathında ekinlerimiz yeşerecek.
En ağır kış İstanbul''da... Bir kar yağdı, halk perişan oldu.
Meteoroloji, her şeyi önceden haber verdi. Tedbir alındı mı?
Kimse alındığını söyleyemez. Saray''ın ve özellikle İstanbul belediyesinin çekişmesi, her şeyi zora soktu. Ötesi mesuliyetsizlik çaresizliği, bıkkınlığı artırdı.
Saray, CHP''li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu''nun, İstanbul''da, karakış bütün şiddetiyle hüküm sürerken balıkçıda İngiliz Büyükelçisi''yle keyifli saatler geçirmesi fırsatını kaçırmadı. İki bakanını ve AFAD başkanını gece yarısı, sekiz uçağından birini vererek, İstanbul''a gönderdi.
Saray''dakinin meselesi, İstanbulluların karakışla boğuşmasına çare aramak değil, İmamoğlu''nu darda bırakmak.
Politika böyle bir şey...
İstanbul''da, önce, 14 bin oy farkla seçimi E. İmamoğlu aldı. "Olamaz!" dediler, bir bahaneyle seçimi iptal ettirdiler, hiç beklemedikleri aksülamelle karşılaştılar. 800 bin oy farkla, E. İmamoğlu, başkanlık koltuğuna tartışmasız oturdu.
Oturdu ama, hemen açık vermeye başladı.
24 Ocak 2020''de, Elazığ depremle sarsıldı. Binalar yıkıldı, 41 kişi hayatını kaybetti.
E. İmamoğlu, bir insan, bir siyasetçi olarak insanî masuliyet hissetti, depremden zarar gören Elazığ''a ve Malatya''ya gitti. Kayıp veren ailelerle görüşüyor. Dertleriyle dertleniyor. Sonra ne yapıyor? Erzurum Palandöken''e kayak yapmaya gidiyor. Bir de afili fotoğrafını tivitirden paylaşıyor. Altına da "Türkiye kavganın değil sevginin merkezi olmalı" notunu düşüyor.
Geleneğimizde, hüzünlü günlerde hüzün paylaşılır, mesuliyet duyanlar, Afrikalıların ölen yakınlarını ağıtlarla toprağa verip mezarı kapattıktan hemen sonra çengiler çalgılar eşleğinde dansa başladıkları gibi, eğlenme merkezlerine koşmayı insanlarımız yadırgarlar.
Siyasîler ölen ölür kalan sağlar bizimdir, havasına geremezler. Girerlerse rakiplerine koz verirler.
İstanbul sel felâketine uğruyor, E. İmamoğlu bu defa Bodrum''da ortaya çıkıyor. Bodrum biliyorsunuz tatil beldesi.
İstanbul karakışla boğuşurken hem de İngiliz Büyükelçisi''yle balıkçıdaki keyif bardağı taşırabilir.
Görüntüler önce inkâr edildi. Sonra gerçek anlaşıldı. "Ne olmuş yani bir saat misafir ağırlandık." dendi... Üç saat bir aradalarmış.
Tam İstanbul''u "Yeni Osmanlı"nın başşehri ilân edeceği sırada, belediye başkanlığını büyük farkla kaçıran Saray Mukîmi, Balıkçı sefası fotoğraflarını görünce elini ovuşturdu, "Hemen beni İçişleri ve Ulaştırma bakanlarıma, AFAD başkanına bağlayın." dedi.
Ekranlarda gece yarısı şu alt yazı geçiyordu: "İçişleri Bakanı, Ulaştırma Bakanı ve AFAD Başkanı Cumhurbaşkanı''nın talimatıyla İstanbul''a gönderildi." (Cümle yanlış "gönderildi" değil; "gitti".)
Bizzat "Cumhurbaşkanı" talimat vermiş, bakanlar ve AFAD Başkanı İstanbul''a uçmuşlardı.
Bakanlar ne yapacaktı ki?... Herhâlde kar küreyecek değillerdi. Maksat talimat vermekse Ankara''dan da verirlerdi. İstanbul Valisi zaten "devlet" adına işin başındaydı.
Asıl ilgilenmesi gereken Belediye Başkanı keyif çatıyor, biz canı burnunda halkımıza hizmet veriyoruz, demek isteniyor.
"Cumhurbaşkanı", E. İmamoğlu''na açar telefonu, "Halk canının derdinde, sen balıktasın. Yazıklar olsun!" diyebilirdi meselâ...
Saray''ın gözü sadece ve sadece İstanbul''da. CHP, çok dikkatli adım atmalıdır.