İşsiz sayısı 4 milyon 544 bin!
Malumunuz, bugün seçim günü olması sebebiyle seçime dair siyaset içeren bir yazı yazamıyoruz. O halde en iyisi seçim yüzünden ikinci plana ertelenen ülkenin büyük sorunundan bahsedelim bugün…
Ancak öncelikle şunu söylemeden de geçmeyeyim:
9 yılda 10'uncu defa sandığa giden İstanbullular! Evet, yıldınız ama ha gayret! Bir defa daha…
Bahanelerinizi bırakın, tatilinizi bırakın ve "oy verin"!
6 aydır seçim konuşuyoruz… Yenilenen seçim, İstanbul seçimi ama tüm ülkenin öncelikli gündemi bu konu. Herkes bıktı…
Çünkü artık vatandaş, bu seçim gündeminin sona ermesini ve başlıca problemlerine odaklanılmasını istiyor…
En çok da "ekonomi"ye…
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), Mart 2019 işsizlik verilerini açıkladı. Buna göre, işsizlik oranının yüzde 14,1 artmasıyla işsiz sayısı 4 milyon 544 bin kişi oldu.
Geçen yılın mart ayında ise bu sayı 3 milyon 210 kişi idi!
İş aramayıp da çalışmaya hazır olanların da dahil edildiği, işsizlik açısından en doğru gösterge olan "fiili işsiz sayısını" sorarsanız; bu sayı, 6 milyon 813 bin.
Genç nüfus için işsizlik daha da büyük problem: Geçen sene mart ayında yüzde 18 olan genç nüfusta işsizlik oranı, bu yıl mart ayında yüzde 25 oldu.
Bu oran ise, beyin göçünün nedenini ortaya çıkarıyor: Gençlerimize iş veremiyoruz! Çünkü yeni istihdam yaratamıyoruz.
Dahası, var olan istihdam da giderek azalıyor…
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, mayıs ayına dair kurulan ve kapanan şirket istatistiklerini paylaştı. Bu verilere göre, geçtiğimiz mayıs ayında kapanan şirket sayısı nisan ayına göre yüzde 21 arttı.
Geçen yılın mayıs ayına göre ise, yüzde 50 artış gösterdi!
Geçen yıl üçüncü çeyrekte 1.8 büyüyen Türkiye ekonomisi, dördüncü çeyrekte yüzde 3; bu yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 2.6 küçülme gösterdi.
Tüm bu ekonomik göstergeler ise, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ekonomimize de yaramadığını ortaya koydu.
Oysa 24 Haziran 2018 seçimleri öncesi, bu atipik sistemin "ekonomiye ivme kazandıracağı" iddia ediliyordu. Onun yerine enflasyona, işsizliğe, bütçe açığına ve üretimde düşüşe ivme kazandırdı.
Sistemin hiçbir getirisi olmadığı yetmezmiş gibi, götürüsüne bir de Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan harcamalar eklendi. Bu yılın ilk beş ayında Cumhurbaşkanlığı harcamaları 1,5 milyar liraya ulaştı. Oysa geçen yıl aynı dönemde yapılan harcamalar, 198 milyon lira idi.
Vatandaşa yaramadığı her türlü göstergeden belli olan bu sistem açıkça sınıfta kaldı.
Hukuki alt yapının sağlam olmadığı ülkede sağlam ve istikrarlı bir ekonominin olması mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yanlış bir tercih olduğunu kabul etmek için ekonominin, siyasetin, demokrasinin, hukuk devleti imajımızın daha kaç yara (!) alması gerekiyor?