İsrail Türkiye’ye uzanır mı?
Suriye bizim içimizde desek yeridir. Üç milyon mu, beş milyon mu, 10 milyon mu, kesin sayı ortada yok, Suriye vatandaşları ülkemizde ve bizimle iç içeler.
Şunu bilelim... Suriye’de şartlar değişti. Bize sığınanlar geri dönüyor, diye kimse beklemesin. Suriye’nin geleceği alacakaranlık. Bunu herkes görüyor.
Esad rejimi çökertildi. Fırsatı kaçırmayan Siyonistler, Suriye’de bombalamadıkları stratejik noktalar bırakmadıkları gibi, bir de adım adım ülkeyi işgal ediyorlar.
İsrail’in işgal ettiği topraklardan çıktığı görülmüş mü? Çekilmesi için ne vereceğin önemli. 1967’de Altı Gün Savaşı’nda Mısır’ın Sina yarımadasını İsrail işgal etmiş, Süveyş Kanalı’na dayanmıştı. Mısır, aman ne istiyorsan al, dedi, Sina böylece geri Mısır’a bırakıldı ama Gazze İsrail’de kaldı. Ve Mısır’la İsrail diplomatik ilişki kurdu.
Orta Doğu’nun karmaşasından, İslâm ülkelerinin vurdumduymazlığından istifade İsrail, kendisi için kalıcı adımlar atma peşinde... Siyonistler için kalıcı adımlar, yıkmak, işgal, öldürmek üçgeni üzerinde kurulu. Suriye’yi öyle bir yıktılar ki, silahlı gücünü toparlayabilmesi acaba mümkün mü, diye insan düşünüyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’le konuşulduğundan, daha ileri gidilmesinin nelere yol açacağının anlatıldığından bahsetti.
İsrail’in Suriye’de hareketi Türkiye için hayatîdir. Bunu bilelim. Çünkü, Siyonistlerin uzantısı PKK’dır ve PKK’nın bir hesabı vardır. O hesap da Türkiye iledir. PKK, İsrail’in uydusu ABD’nin tam desteğiyle Suriye’nin üçte birinde söz sahibi görünüyor. İsrail ise, ABD üzerinden Türkiye’yi baskılıyor.
Dikkatinizi çekti mi? Hey’etü Tahrîrü’ş-Şam’ın lideri Golanî, İsrail o kadar saldırdığı, ülkesinin topraklarını adım adım işgal ettiği, başşehir Şam’a 20 kilometre yaklaştığı hâlde, “Ey Siyonistler! Ne oluyor?! Esad’ı yıkmamızı kendinize fırsat mı gördünüz? Esad yok... Biz varız. Toprağımıza giremezsiniz. Benim takma adım bile Golanî... Sizin 1967’de işgal ettiğiniz Golan’dan gelme. Bunun manasını bir düşünün!” diyebildi mi? Birkaç yumuşak söz etti, o kadar.
İlk ben söyledim, demek için yazmıyorum... Büyük tehlike altındayız. Siyonistlerin Suriye’de attığı her adım, bizim aleyhimizde. İsrail, bahsettiğim gibi girdiği yeri, kendisine daha yararlı bir şey almadan bırakmamıştır. Golan’daki nüfusunu iki katına çıkarma kararını aldılar ve onun için bütçe ayırdılar
***
Adımlarımızı çok dikkatli atmalıyız.
Bizde yeni anayasa tartışmaları bir açılıp bir kapanırken, Suriye’de, diktatörlük devrildi... Ülkemizde biliyorsunuz, Esad sevdalılarımız var. Eli kanlı bir diktatör nasıl sevilir, ona nasıl umut bağlanır, insanın aklı almıyor.
Şunu temenni edelim, inşallah, Esad’ı devirenler intikamcı olmazlar. Suçu sabit olanlar, şayet yakalanırlarsa, elbette cezalarını çekeceklerdir. Ama suçlunun yakınıydı, çevresindeydi, diyerek, insanlara zulüm asla yapılmamalıdır. Diktatörlüklerde, diktatör çevresine nasıl yaklaşılır ve bu çevreden nasıl uzak durulur, ince ince hesap edilmelidir.
Anayasa demiştik. Elbette herkesi memnun edecek bir anayasa ortaya konamaz. Ama kahir ekseriyetin, itiraz edemeyeceği bir anayasa yapılabilir.
Baas diktatörlüğünü devirenler, Suriye’nin etnik ve dinî yapısını, inceden inceye tahlil etmeleri gerekir.
Hiçbir surette, bazı ülkelerde görüldüğü gibi, din adına asla baskı yapılmamalıdır.
Başımızda Siyonistler kılıç sallarken, birlik nasıl sağlanır, nasıl dayanışılır, bunlara kafa yormalı.