Ekonomik ve sosyal stres kritik eşikte
Türkiye ve Arjantin için kriz ikizleri deniliyor. Ama Arjantin’de ekonomik kriz var, Türkiye’de ise ekonomik kriz yanında, ayrıca sosyal ve demokratik kriz de var.
Dünya özgürlükler endeksinde, siyasi haklar ve sivil özgürlükler olarak Arjantin özgür, Türkiye özgür olmayan statüdedir. Aynı şekilde hukukun üstünlüğü endekslerinde Arjantin’de hukukun üstünlüğü var, Türkiye’de yoktur.
Cumhuriyet tarihinde ekonomik ve sosyal krizin bu kadar yükseldiği bir dönem olmadı. Bu krizler nedeni ile biriken stres doğrudan halkın yaşamını negatif etkiledi ve sürdürülemez boyuta ulaştı.
Ekonomik istikrarda bozukluk sürüyor
Ekonomik olarak dünya, ortalama yüzde 5 enflasyonu çözmeye çalışırken bizde yüzde 50 enflasyon var ve istikrar programı yapılmadığı, yapısal sorunlar çözülmediği için nereye gideceği de belli değildir.
İşsizlik azaldı gösteriliyor ve fakat aslında arttı. Açıklanan işsiz sayısı son beş yılda, 3,7 milyondan 3,1 milyona geriledi. 600 bin azaldı. Ancak iş aramayıp iş bulsa başlayacak olan işsizler sayısı aynı dönemde 3 milyondan 4,3 milyona yükseldi. Yani 1,3 milyon arttı.
Sanayi üretimi düştü, sanayide eksi büyüme var. Sanayide daralma varken işsizlik nasıl düşer?
Reel gelirlerin düşmesi nedeni ile halk geçinmek için borçlanmaya başvurdu. Hane halkının borç yükü arttı. Halk borcumu nasıl öderim stresine girdi.
Sosyal kriz derinleşti
Türkiye topyekûn yoksullaştı. Aslında 2003 yılından beri yoksullaşıyor. Bunun ilk nedeni 2003 yılından bugüne kadar 730 milyar dolar cari açık vermemizdir. Cari açık kaynak ve servet çıkışı demektir. Dış borçla finanse edildiği için faiz maliyeti de üstüne biniyor. Daha çok kaynak çıkıyor. Ama uzun vadede halk aşırı yoksullaşıyor.
Popülist ve yandaş politikalar, gelir dağılımını bozdu. Yoksulluk arttı.
Politik kutuplaşma yaratıldı. Bu nedenle halkın huzuru bozuldu, toplumsal uyum zayıfladı. Toplumsal gerilim arttı.
*Türkiye’de 2014 yılında nüfusun en zengin yüzde onunun gelirden aldığı pay, nüfusun en fakir yüzde onunun 11,56 katı idi. Bu fark yıllar itibarıyla arttı ve 2023 yılında 14,52 kata yükseldi.
*Sıfır ile bir arasında değişen Gini katsayısı, büyüdükçe gelir dağılımı bozuluyor demektir. TÜİK verilerine göre 2014 yılında 0,379 olan Gini katsayısı, 2023 yılında 0,419 oldu.
Suriyeli ve Afganlı göçmenler, ekmeğimizi ve işimizi alıyor. Toplumun yüzde 70’i bunların dönmesini istiyor. Dönmeleri için şartlar oluştu ve fakat bu defa da Cumhurbaşkanı “Dönmeyeceklerin başımızın üstünde yeri var” diyor. Sayın Cumhurbaşkanının toplumun istemediği ve vermediği bir yetkiyi kullanması, toplumsal stresi artırdı.
Başkanlık sistemi demokrasi ve hukuk krizi getirdi. Kurumsal yapı bozuldu.
Türkiye başkanlık sistemi ile siyasi haklar ve sivil özgürlükler olarak özgür olmayan ülke statüsüne geriledi. Basın özgürlüğü daraldı. Yerel yönetimler üstüne vesayet geldi.
AB raporlarında, AİHM raporlarında Türkiye’de hukukun üstünlüğü kalmadığı vurgulanıyor. Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor.
Türkiye’nin AB’den ve Batı’dan uzaklaşması, herkesin şikâyet ettiği vize sorununu getirdi.
Kurumsal eğitimin yerini ideolojik eğitim aldı. Herkes çocuğunun geleceğinden endişe ediyor. Sürekli değişen sınav sistemleri, eğitim kalitesiyle ilgili endişeler ve fırsat eşitsizliği, gençler arasında stres yarattı.
Biz bu duruma neden geldik
1960 yılından başlayarak, hepimiz katmerli yanlışlar yaptık. Partiler sağ sol çatışmasını körükledi.
Rahmetli Demirel, MHP bizim arka bahçemiz dedi. Millî Türk Talebe Birliği’ni 1965 yılında Bursa valisi ile anlaşarak, önce DYP sonra siyasi İslamcılara teslim etti.
Sol kesim Marksist bir sosyoekonomik düzen için dağa çıkacak kadar ileri gitti. Sağ-sol çatışması, 1980 darbesini getirdi.
Rahmetli Ecevit oy almak için, Fetocu’lara taviz verdi.
1990 sonrası, Üniversite yöneticileri türban tuzağına düştü. Siyasi İslamcıları mağdur durumuna düşürdü.
Biriken stres ne olur?
Kasım ve Aralık ayı anketleri ortalamasına göre AKP ortalama oy oranı yüzde 30,55’dir. Bu kadar kriz içinde AKP’nin yeniden iktidar olması imkânsız görünüyor.
Çoğu insan, Sayın Erdoğan konuşurken, TV’lerini kapattığını veya kanal değiştirdiğini söylüyor.
Yoksulluğun artması, terörle mücadeleyi zorlaştırıyor.
Suriyeliler gitmezse, toplumda karşı bir tepki oluşumu meydana gelebilir. Siyasi iktidarın dikkate alması gerekir.
Ekonomik olarak, kriz derinleşir, daha yüksek seviyede kronik enflasyon oluşur.
İnşallah hepimiz akıllı oluruz, sosyal patlama yaşamayız.