Şam’ın yeni yönetimi PKK’yı dağıtabilecek mi?
MİT Müsteşarı Prof. Dr. İbrahim Kalın ile Suriye’de Beşşâr Esad’ı kaçırtan Hey’etü Tahrîri’ş-Şam’ın lideri Golanî aynı karede göründü. Öyle bir samimiyet ki, İbrahim Kalın ile Golanî aynı arabada idi ve Golanî, otomobili kullanıyordu.
Aklınıza gelecektir. Rusya Federasyonu’nun Başkanı Putin, Kuzey Kore’nin komünist diktatörü Kim Jong’la aynı arabadaydı ve arabayı kullanan da Putin’di. Tabiî bizimle benzetilemez de dayanışmanın iç içeliği için bu örnek önemli.
Kuzey Kore diktatörü, füzelerle birlikte Putin’e, Ukrayna’ya karşı savaşsınlar diye 15 bin asker gönderdi.
MİT Başkanı İbrahim Kalın ile Hey’etü Tahrîri’ş-Şam’ın lideri Golanî’nin samimiyeti üzerine çok yorum yapılır. Öncelikle, şu denebilir: Türkiye, Hey’etü Tahrîri’ş-Şam’la başından beri dayanışıyor. Daha açığı, Türkiye Golanî’yi fişekledi.
Önce şunu sormak lâzım... Şam’a neden MİT Başkanı gitti. MİT Başkanı demek aynı zamanda “operasyon” demektir. Bunun başka izahı olabilir mi?
Asıl meseleye gelelim... Bizim meselemiz Suriye sınırının hemen ötesi. ABD destekli PKK. Golanî ve adamlarının PKK’ya karşı tavırları olacak mı?
Golanî’nin kendi grubunun TV’sine yaptığı açıklama, Türkiye’yi rahatlatır mı? Golanî ne demişti, “Suriye’de silahlı grupları dağıtacağız.”
Golanî’nin kendi silahlı grubu var. Devletin yönetimi onda olduğuna göre bu grup devletin ordusu olacak artık.
Silahlı gruplar “çete” hüviyetine girer; hâliyle dağılmazlar. Silahları, yeni devlete teslim etmezlerse, devlete isyan etmiş sayılırlar. Böyle olunca PKK silahı bırakacak, “Buyur Golanî baba sana teslimiz.” mi, diyecek?
Her şeyden önce ülkede, ABD’nin askerleri ne yapıyor, Suriye’de ne arıyor? Ona bakmak lâzım. ABD’nin tek meselesi var; Türkiye’nin başı hep belâda kalsın. İran’ı gör kendini gör. “Kim İsrail’le tavırlıysa, aynı zamamnda bize de tavırlı.” diyor ABD.
ABD Dış İşleri Bakanı Antony Blinken, Tel Rıfat ve Menbic’in alınmasının ardından koşa koşa Türkiye’ye geldi, 1 saat 15 dakika özelikle Suriye meselesi konuşuldu.
ABD, PKK’yı IŞİD’le mücadelede emniyet sübabı görüyor. Bu IŞİD bahanesi kabak tadı verdi. IŞİD’le mücadele eden asıl Türkiye. PKK, bölgeden sürülüp atılsa bölgede yaşayan Kürtler de dâhil herkes rahat edecek. IŞİD diye bir dert de kalmayacak.
Muhakkak Türkiye, bölgede olanlarla, sonra olacakları bütünüyle masaya yatırmıştır. Ama ABD’yi ikna etmek ne mümkün?!
ABD kendi başına karar verecek, “bağımsız” bir devlet değil! Çünkü, Siyonist kasap Netanyahu ne derse onu yapacaktır. Netanyahu ABD’nin meclisinde konuştu, neredeyse her cümlesi alkışlandı. Her cümlesi alkışlanırken, İsrail uçakları, Gazze’ye tonlarca bomba atıyordu.
Antony Blinken de İsrail’in Gazze yıkımı başladığında Tel Aviv’e gidip “Ben de Yahudi’yim.” dememiş miydi?! Yani ha İsrail, ha ABD. Avrupa ülkeleri de cabası..
“Ben de Yahudi’yim.” sözünün manası derin. “ABD sizin emrinizde.” manası da çıkar bu sözden.
Orta Doğu’da bütün ülkeler karışsın, zayıf düşsün, İsrail’e kimse yan gözle bakmasın, kimse bir söz etmesin.
ABD/İsrail, Orta Doğu’da bütün krallıkları, emirlikleri, diktatörlükleri hizaya getirdi. Bir Türkiye, bir İran kaldı. İran’ı da köşeye sıkıştırıyor. Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için ellerindeki tek koz PKK. PKK’nın Suriye’de ve Irak’ta mutlaka varlık göstermesi, Türkiye’ye saldırdıkça saldırması gerekiyor. Türk, Kürt, Arap demeden, Sünnî, Şiî, Nusayrî, Alevî demeden hepimiz bir olmalıyız.
İleride, Gazze’de ne oluyorsa, birlik sağlamayanların başına da o gelecek.
Golanî, açıklamasında Kürtleri ve PKK’yı ayrı tutuyor. Belli ki İbrahim Kalın, Golanî’ye çok kesin konuştu.
Türkiye, Suriye’de devreye girmeden, Golanî ve adamlarının yapacağı fazla bir şey yok.
Golanî, İbrahim Kalın’la samimî hava içinde göründüğüne göre bunun farkınde.
Şartlar ne getirecek, göreceğiz.