'İslâm, zulme karşı isyanı onaylar'
R. T. Erdoğan, tartışmalardan kurtulmak için, erken seçim kararı alacak gibi... Rejimi değiştirdi ama Anayasa''yı değiştirmedi. Mevcut anayasada cumhurbaşkanı peş peşe iki defa seçilebilir, yazıyor. Kimileri diyor: Rejim değişti, şartlar değişti. İlkin eski rejimde cumhurbaşkanı seçilmişti. O sayılmaz. Yeni rejimdeyiz, bir hakkı daha var.
Mahkemelerde mevcut Anayasa üzerinden hüküm veriliyorsa, ihtilaflı davalara en son, mevcut anayasaya göre, Anayasa Mahkemesi bakıyorsa, R. T. Erdoğan, üçüncü defa aday olamayacak demektir.
Yeni rejim "tek adam" rejimi olduğu için, bir kararname ile şartlar değişebilir. ("Tek adam"ı bir kasıtla, bir "muhalif kalem" sıfatıyla yazmıyorum. Hem ben "muhalif" değilim. Ülkemiz için, Turan için "doğru"nun peşindeyim. Yeni rejimin halk nazarında adı "tek adam rejimi"dir. Başka türlü adlandırmak da mümkün değildir.)
"Saray Hükûmeti" adlandırılmasında da bir kasıt aranmamalıdır. En fazla "Saray" denmesine takılabilirler. Reisimiz "Külliye" diyor. "Külliye Hükûmeti" denilmemesine içerleyebilirler. Herkes farkında... Saray; şatafatı, dârâtı, debdebeyi, keyfî yönetimi ve hatta diktatörlüğü (pardon! "Katı otorite" diyecektim!) hatırlatır. Bizimkinde hepsinden biraz biraz yok mu? Yine diyecekler ki; ama külliyenin unsurları da "saray" dediğiniz mekânın bahçesinde var. Meselâ kütüphane, meselâ cami... Külliye''nin manası bu değildir. Tarihi inceleyin, Beştepe''deki yapılara "külliye" denemeyeceğini anlarsınız. Araştırmaya erinirseniz, benim 18 Temmuz 2018 tarihli yazıma girebilirsiniz. Sizin için araştırmıştım.
Prof. Dr. Kemal Karpat''ın, "Türk Demokrasisine Giriş" kitabının "Giriş"inin demokrasiye dair ilk paragrafını daha önce vermiştim ("Kör ideoloji nereye götürür?!", 25 Haziran 2018) O girişte bir şey daha söylüyor:
"Demokrasi, hem dostunu hem de düşmanını bir arada yaşatabildiği için başka siyasî rejimlerden üstündür. Dolayısıyla bütün bunları olağan karşılamak gerekir, çünkü gerçek demokrasiler muhalefete ve karşı görüşe yer vermekle güçlenir. Osmanlı toplumu çok farklı kişileri, dinleri ve düşünceleri yüzyıllar boyunca bir arada yaşatmıştır, çünkü Osmanlı toplumu, temelde insana hürmet etmiştir. (...) Demokrasinin temelinde yatan ana düşünce, insanın hür doğup hür yaşamasıdır. Tabiatın ve insan yaradılışının gereği hürriyettir, insan hür doğar, hür yaşar, kendi iradesiyle kurumlar oluşturur ve kendi kararı ile onlara tâbi olur. Filozofların sözlerinin ve tüm devrimlerin temelini bu düşünce oluşturmuştur; insanlık tarihi, başlangıçtan bugüne kadar hür insan ile insanı çeşitli amaçlar için kullanmak isteyen ideolojiler, kurumlar, sınıflar arasında geçen bir mücadelenin tarihidir."
Demokrasi deyince Batı, Batı deyince, Hristiyanlık, daha sonrası Rönesans, daha sonrası aydınlanma ve aydınlanmayla birlikte materyalizm akla sökün eder. Materyalizm, Osmanlı''yı öyle bir etkilemiştir ki; hususiyetle "İslâmcı" II. Abdülhamit''in açtığı mektepler, neredeyse materyalizm imalathanesine dönüşmüştür. (Prof. Dr. Mehmet Akgün''ün "Materyalizmin Türkiye''ye Girişi" kitabı okunmalı.)
Tarihe dönüp baktığınızda, fikrî akımlara direnişin mümkün olmadığını görürsünüz. Güçlü akımlar insanı sürüklerken, bir dala tutunanlar, bir ağaca sarılanlar olabilir ama münferittir. Söylemek istediğim şu: Geriye dönüp baktığınızda, hususiyetle Osmanlı''nın çöküşü sonrası yeni rejimin kuruluş safhasında, size göre nahoş görüntüler karşınıza çıkabilir. Tarihî vetireyi tahlil etmeden peşin hükme varırsanız yerinizde debelenir durursunuz.
Kemal Karpat, yukarıdaki alıntının devamında "İslâm''da da bu demokratik insanî düşünce vardır." der ve sözünü açar:
"Kur''an''da ''hürriyet'' terimi yoktur; fakat ''hür'' kelimesi sık sık geçer. ''Hür'', köle olmayan, bir efendisi olmayan kişi demektir. İslâm, zulme karşı isyanı onaylar. / Dinler, insan üstü bir varlık olan Allah adına ahlâkî iyilik, eşitlik ve hayatın yüceliğini savunarak ortaya çıkmışlardır. İstibdadın, zulmün ve karşı inançta olanları yok etmenin aracı haline sokulmaları daha sonradır."
Varın siz, "yeni rejim"le ünlü tarihçimizin yazdıklarını kıyaslayın!