İslâmda var mı böyle bir şey!

Diyanet, cemaat-tarikat meselesini ne zaman ele alacak ve ne zaman halkı aydınlatacak?

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz, ilmiyle yetkin ve makamıyla mesul bir isim olarak, "Bugün Türkiye'de İslâm adına faaliyet gösteren pek çok cemaat ve tarikatın şeffaf ve denetlenebilir olmaması gerçekten bir problemdir" demişti. Daha önce bu köşede ele almıştık.

Tefrika yüzünden çok can yandı. Her bir gruplaşma bir "hizipleşme"dir.

Hiçbir zaman cemaatlerin-tarikatların İslâmın yayılmasında ve insanlara hakikatlerin öğretilmesindeki rolünü yok sayamayız. İslâmda Allah'a ibadette "aracı" olmadığı hâlde, "mürşit" dedikleri üzerinden Allah'a yol açma ne kadar "İslâm" içinde görülebilir? Elbette ilim sahipleri İslâmı anlatacaklar, halkı bilgilendireceklerdir. Ancak, meseleyi "mürşit"e ibadete getirirlerse, orada bir Müslüman olarak söz söyleme hakkımız olduğunu belirtmek isteriz. (Kimileri "hâl sahipleri" diyebilir. İş burada çatallaşır! "Sahib-i hâl" meselesi bu mevzunun dışındadır.)

Nesillerimizin zehirlenmesine, İslâmdan sapılmasına müsaade edebilir miyiz? Düşünenler, fikir yürütenler, İslâmı kaynağından kavramak isteyenler, hangi yoldan yürüyeceklerini kimden nasıl öğrenecekler?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın tek vazifesi, "Evleneceklerin buluğ çağında mı, değil mi?" sorusuna, yüzyıllar öncesinin kitaplarını açıp fetva yetiştirmek mi? Yoksa çağın gerekleri karşında İslâmın cevabını aramak mı?

Bazı sitelerde şöyle bir haber yer alıyor:

"İsmailağa Cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'nun çekilen görüntüleri çok konuşulacak.

Görüntülerde, Çavuşbaşı'ndan canlı yayın yapıldığı belirtilirken, akıllara Ustaosmanoğu'nun Beykoz'daki evi geldi. Görüntülerde, tarikatın müritleri 'türbe' ziyareti yapar gibi Ustaosmanoğlu'nu ziyaret ettiği görülüyor.

Çavuşbaşı'ndan canlı yayın yapan kişinin, 'Şu anda binlerce bayan geldi, görüş yaptı. Şimdi erkekler görüş yapıyor. Sultanımızın sağlığı yerinde olduğu sürece öğle namazı peşine görüş oluyor' dediği görülüyor.

Camın arkasında duran Mahmut Ustaosmanoğlu'nu müritleri ziyaret ederken, görüntülerde seslenen başka birinin ise sık sık, 'Maşallah diyoruz, Kur'ân'dan ayetler okuyoruz. İsteklerimizi, dualarımızı kalbimizden geçirerek devam ediyoruz' dediği görülüyor. Aynı kişinin, ziyaretçilerden nazar ayetleri ve Fatiha okunmasını istediği de görülürken, 'Sultanımıza bakarak devam ediyoruz, bekleme yapmıyoruz. Başka şeylerle ilgilenmeyin. Faydalanabildiğiniz kadar faydalanın' ifadeleri de kullanılıyor."

Bu cemaatin sitesine de girdim. Şeyhlerine "mürşit" veya "sultanımız" diye hitap ediyorlar. İsmini anarken "Kuddise sırruhu" deniyor ki, çoklukla bu saygı sözü "velî" kabul edilenler için söylenir.

Diyanet, acaba Allah'a ulaşmadaki bu "aracı kurum" için ne yorum getirecek? Sanmam ki, bir şey desin. Çünkü cemaat hükûmetin destekçisi...

Diyanet asıl tefrikçi... Önceki gün gazetelerin Ankara temsilcilerini davet etmişler. Aralarında Yeniçağ gazetesinin temsilcisi yok. Hâlbuki Yeniçağ, Türkiye'de, belli ve çok önemli bir gruba hitap ediyor. Yeri geldikçe hükûmeti de tenkit ettiği için davet edilmediğimiz çok açık. Tuz da kokarsa artık!

Diyanet'e sadece Abese Suresi'nin 1-4 ayetlerini hatırlatacağım. Hareketleri Kur'ân'a mugayir mi değil mi Prof. Dr. Ali Erbaş karar versin.

Yazarın Diğer Yazıları