'İslâmcılar' ve lüks
"İslâmcı" hükûmetler döneminde öyle çelişkilerle karşı karşıyayız ki... İnsana "İslâm bu mu?!" dedirtiliyor, samimî Müslümanlara azap çektiriliyor.
Şiddetle, azarlamayla, ben ne dersem o olurla, lüks yaşayışla İslâmî hayat için örnek olabilir misiniz?
"İslâmcı" cenah, lükse battığımızı ve en kötü örneğin de en "tepe"deki olduğunu bile bile, hakikatleri "İslâm" adına haykırmıyorsa onlar, münafık mı, değil mi? Ben söylemeyeyim. Araştırın!
Mehmet Şevket Eygi, "İslâmî" kesimin en tanınan isimlerinden. Kendilerini bilirim, dürüsttür, namusludur. Aşağıdaki satırları okuduğunuzda bu sözleri neden şimdi söylüyor ve kime söylüyor, diye ister istemez düşünüyorsunuz: "Rüşvet alanlara... Hortumculara... Haram yiyen rantçılara... İhalelere fesat karıştıranlara... Kurumların içini boşaltanlara... Yolsuzluk yapanlara... Dini alet ve istismar ederek zengin olan sömürücülere... Diğer bütün haram yiyenlere: Allah belanızı versin!.." ("İslamî Kesime Sızan Haşarat", Millî Gazete, 29 Aralık 2018).
Resul Tosun Ak Parti milletvekiliydi. 1990'lı yıllarda Reis'le birlikte "harekât" başlatanlardan. Kendisini iyi tanırım. Dürüsttür. Dün Star'da köşesinde "Bu yazıyı yöneticilerimiz okumasın!" başlığı altında yardım ve kanaate dair "İslâmî" kaynaklı bir yazı yazdı. Bir gün önce Eygi'yi okuyoruz, ertesi günü Resul Tosun'u. Ne duydular ve ne biliyorlar?
Rektörlerin lüks makam otomobili haberleri peş peşe gelmeye başladı. Bu rektörler biliyorsunuz, en "tepe"nin imzasıyla, "yârân" arasından tayin ediliyor.
Siirt Üniversitesi'nin rektörü, lüks makam aracı kiralama ihalesine çıkmıştı. Bir "şatafatçı" rektör haberi daha geldi. Aksaray Üniversitesi Rektörü makam aracı için Konyalı bir iş adamından 100 bin lira "bağış" almış. Satın alınacak otomobilin kıymeti 750 bin liraymış. Ne diyelim Allah gözlerini doyursun. "Bağış" yapan iş adamı o parayı "zekât" olarak vermiş. "Aksaray da Konya'nın ilçesiydi. Konya Selçuk ise zengin bir üniversite. Aksaray'a verip hayır işledik." diyor. (Ali Ekber Ertürk'ün haberi, Sözcü, 30 Aralık 2018).
İnsanoğlunun asıl ihtiyaçları nelerdir? A. H. Maslow, 1943 yılında "ihtiyaçlar hiyerarşisi" teorisini ortaya koymuştur:
"İnsan ihtiyaçları beş temel kategoride incelenebilir. Bunların ilki temel fizyolojik ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar; yemek, içmek, uyumak, nefes almak gibi temel içgüdüsel ihtiyaçlardır. İkinci olarak ise güvenlik ihtiyacı gelmektedir. Üçüncü kategoride ise, sevgi ve aidiyet ihtiyacı yer almaktadır. Sevme, sevilme, yardımseverlik vb. ihtiyaçlar bu grupta değerlendirilebilir. Dördüncü sırada ise, saygı ihtiyacı yer almaktadır. İnsanlar, sevme ve sevilme ihtiyacı kadar, saygı duyulmaya da ihtiyaç duyarlar. Bu da tanınma, sosyal statü sahibi olma vb. ihtiyaçların tatmin edilmesi durumudur. Son olarak ise, bu ihtiyaçlar karşılandıktan sonra hiyerarşinin en üst basamağında kendini gerçekleştirme ihtiyacı ortaya çıkar. Bu da kişinin ideallerini ve kabiliyetlerini ortaya koyma olarak ifade edilebilir." (Cemile Zehra Köroğlu, Tüketim Kültürü ve Din, 2012, s. 16).
Sıralamada, lükse batılmalıdır, israf edilmelidir, yetimin hakkı yenmelidir yok!
İsraf etmeyeceksin ama cimri de olmayacaksın. Kitabımızda buyruluyor:
"Elini boynuna bağlı olarak asma. Onu büsbütün de açıp saçma. Sonra kınanmış, pişman bir hâlde oturup kalırsın." (İsra, 17/29).
"Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır." (Furkan, 25/67).