'İslâmcı' kafa böler!
Türkiye yangın yeri... "Öz yönetim" talepleri, kanunlarımıza göre kurulmuş bir parti vasıtasıyla devletler arası zemine taşınıyor.
Kandil'dekiler ne Rusya'ya gidebilirler, ne başka ülkelere... HDP'nin eş başı Selahattin Kandil adına Amerika'yı, Avrupa'yı, Rusya'yı dolaşıyor. "Biz, Türkiye'den kopacağız, Sevr haritasını tekrar açın!" demeye getiriyor.
Selahattin açık açık hendek siyasetini, silâhlı güçleri destekliyor, sen muhtarları toplamış laklak ediyorsun! Mahkemeler emrinde... Tutturmuşsun bir "Paralel". 17/25 Aralık ayrı mesele. Bak, Türkiye yanarken biz bu "gerçek" üzerinde duruyor muyuz! Birlik zamanı şimdi. Adamlar Ankara'yı hendeğe gömmüşler, sana nanik yapa yapa üzerine toprak örtmekle meşguller.
Genelkurmay'ın açıklamalarına da şaşar kalırım. İkide bir haber yayarlar: Yok 168, yok 103, yok 145 terörist etkisiz hâle getirildi. Ne demekse! Böyle Türkçe mi olur! Rakamlara inanmayın. Çelişkisi bir tarafa, rakamla mücadele arasında bir oran kurulamaz! Bir mücadele başlattıysan topyekûn yürütmelisin. Cephe gerisini sağlama almadan istersen Kandil'i düzle; hiçbir ehemmiyeti yoktur.
Köşelerde, ekranlarda aptal aptal söyleniyorlar: "Yav Selahattin hani Türkiye partisiyiz, falan demiştin... Ayıp oluyor ama..."
Bu aptallığı, bizim gibi kalemler baştan ilân etmişlerdi. Hatta "Kapatılsın bu parti!" diye yazdım, savcı beni ifadeye çağırdı! Gün PKK'nın günü.
Konu bu değil. Kaç gündür İslâmcılığın Kur'ân dışılığını yazıyoruz. İslâmcılar, Türkleri yok sayarlar, etnisiteleri öne çıkarırlar, sıkışınca "Canım Türkler de elbette bir etnisite!" deme lütfunda(!) bulunurlar!
Türkiye bölünüyor. Hâlâ "Kürt Sorunu ve İslam(cılar)" başlığı altında toplantılar yapılabiliyor.
Mardin Artuklu Üniversitesi, 19-20 Aralık'ta böyle bir absürdlüğe imza attı. Bir üniversitede toplantılarda ilmî çerçevenin dışına çıkılmamalıdır. Rektör Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'nın bunu bilmesi gerekir. İslâmcıların ne kadar uç ismi varsa, PKK'ya prim veren ne kadar dernek varsa çağırmışlar. Söz açanlar çoklukla gazeteciler, dernekçiler. Maşallah "İslâmcı" gazetecilerimiz dünyaya öyle bir nizamât vermişler ki terörün esâmesi bile okunmayacak!
Ortak görüş: Üst kimlik Müslümanlık!
Zaten kahir ekseriyet Müslüman ve üst kimlik değil, üst sıfat Müslümanlık!
İslâmcılarımız ütopyanın derin sularında kulaç atıyorlar! Ha komünizm, ha İslâmcılık!
Bir başka Selahattin ön safta bu sıra. Bu tiplerin ipliği pazara çıkarılmalıdır. Birininkini çıkarırsan hepsini teşhir etmiş olursun. "İslâmcı ağır ağbi!" sıfatı bunda: Selahattin Eş!
Her gittiği yerde "Türk"ü en altlara itiyor, alanını daraltıyor, ümmetin/milletin asıl adı olmaktan çıkarıyor; PKK'ya, altın tepside, 36 dilimli kanepe sunuyor! Adamı Mardin'e "şeref misafiri" havasında davet etmişler.
Yazdıklarını buraya almak istemiyorum. İğrenç!
Ne yazacaktım?! Konu dağıldı birden! İlâhiyatçı Prof. Dr. Abdurrahman Küçük'ün, herkesin elinin altında olması gerektiğine inandığım "İslâmcılık ve Türkçülük" kitabı üzerinde duracaktım. Noktayı koyacak bir kitap. Devam edeceğim.