İslâm Ordusu-Turan Ordusu
Birinci Dünya Savaşı bizim için felâket. Başlangıçta ise "Turan" için büyük umuttu.
1917'de, Bolşeviklerin Çarlığı yıkmaları Başkumandan Vekili (Başkumandan Padişah. Ama bütün ipler Enver'in elinde.) Enver Paşa için yine bir umut doğuruyor.
Dr. Nejdet Karaköse'nin verdiği bilgiye göre; 3. Ordu'nun12 Şubat 1918'de başlattığı harekâtla birlikte; Enver Paşa 16 Şubat 1918'de 6. Ordu komutanı Halil Paşa'ya (Enver'in, kendisinden iki yaş küçük amcası) çektiği telgrafta Turan siyasetini uygulama alanına geçirilmesini istemiştir. Telgraf uzun. Buraya şimdilik alamayacağım.
İlhan Selçuk Yüzbaşı Selahattin'in Romanı'nı yayınlamıştır. Eserde Kafkas İslâm Ordusu'ndan bahsedilir ve "Turan" ideali vurgulanır. (Yayınevi "roman" demeyi uygun görmüş Aslında hatıralar. İlhan Selçuk, Yüzbaşı Selahattin'ın yazdıklarını biraz düzelttiğini söylemiştir.)
"...Tiflis'teki karardan sonra Baku'yu çeviren Ordu Karargâhı'nda bulunmak üzere Azerbaycan sınırlarına girdik. İlk istasyon, Ahıstafa idi. Burada bizi Enver Paşa'nın küçük kardeşi, Halil Paşa'nın yeğeni ve İslam Ordusu Başkumandanı 29 yaşında Nuri Paşa karşıladı. Gece yarısından bir saat sonra Gence'ye vardık. İstasyonda bizim şerefimize çay hazırlanmıştı. Çaylarımızı içerken bir saz şairi bize saz çaldı. Sınırlar ötesindeki bu Türk sesi hepimizi duygulandırıyordu. Turan yolunda Türklerle karşılaşıyorduk. Saz şairi yüzyıllardan beri süregelen Türk ıstıraplarını öyle güzel anlatıyordu ki gözlerimiz yaşlanıyordu. Saz şairi:
'Trenler koşun (asker) taşır Baku'ya / Bunda bir iş var / Söyle Halil Paşa Allah aşkına / Bunda bir iş var...'
diyordu. Zaten herkesin heyecanı son haddindeydi. Çay bitmişti. Biz ayağa kalkarken şair bağırıyordu:
'Söyle Halil Paşa Allah aşkına / Bunda ne iş var?'
Kumandan dayanamadı ve bağırdı:
'Bugün Baku, yarın Merev [Merv], öbür gün Karakurum, ne olacak Turan var...' dedi.
Bir alkış, bir hıçkırık, bir ürperiş sardı her yanı... Tren hareket ederken saz şairi söylüyordu:
'Allah yolunu açsın Turan'a / Seni verdim yaradana / Senden isterim Baku'yu / Türk Halil Paşa.'
Tren Gence istasyonundan kalktıktan sonra tepeleri, karlı Kafkas dağlarını seyrederek ve şairin heyecanlı sesinden aldığımız ilhamla cepheye gidiyorduk. Ertesi gün öğleyin 10 Eylül 1918 günü Baku'nun karşısında bir köyde bulunan İslam Ordusu Karargâhına geldik. Trenden sonra bir saat otomobille ilerledik. Vardığımız yerden Baku'nun güzel manzarasını ve Hazar Denizini görüyorduk." (İlhan Selçuk, Yüzbaşı Selahattin'in Romanı, s. 420-421'den nakleden: Nejdet Karaköse, Afrika Grupları Komutanı Kafkas Ordusu Komutanı Sütlüce Fabrikasının Sahibi Nuri Paşa (Killigil) (Enver Paşa'nın Kardeşi), Ötüken Neşriyat, 2012. S. 218-219)
10 Kasım 1918 tarihinde Nuri Paşa şerefine verilen yemekte, Azerbaycan Başbakanı Fethali Han Hoyski şöyle diyecektir:
"Azerbaycan çöllerinde [bozkırlarında] bizim Türk kardaşlarımızın kanı bizim Türklerin kanı ile birbirine karıştı. Menşe itibariyle biz birbirimizle akrabayız, şimdi bizim birbirimize karışan kanımız bunu bir daha möhkemlendirdi. Azerbaycan'ın istiklâli uğrunda dökülmüş kanlar Osmanlı ve Azerbaycan Türkleri arasında yakınlaşmanın ve ayrılmaz alâkaların möhkem teminatıdır."
Bütün Türkler birbirlerinin muhkem teminatıdır!