İnsan Hakları Eylem Planı: Ne Var Ne Yok?
Bu hafta içi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından "İnsan Hakları Eylem Planı" başlığı altında 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyetten oluşan bir paket açıklandı. Paketin içeriğinden daha ziyade konuşulan, bu paketin açıklanmasının nedeni ve dolayısıyla hükümetin insan haklarını koruma açısından samimi olmadığı hususu oldu.
Hal böyle olunca paketin içeriğindeki bazı detayları incelemeden önce hükümetin insan hakları söz konusu olduğunda, bunca güzel hedefler ve amaçlar içeren bir pakete rağmen neden samimi bulunmadığını incelemek ve bunu yaparken de öncelikle pakette ne var / ne yok sorularını cevaplamakta fayda var.
Şöyle ki… Söz konusu planda:
- İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin önemine vurgu var ama bu denli önemli mahkemenin verdiği ihlal kararlarının uygulanmaması halinde uygulamayan mahkemeye ne yaptırım uygulanacağına dair bir ibare yok.
- Devam eden soruşturma ve davaları yönlendirebilecek yorum ve eleştirilerden kaçınılması gerektiği hedefi var ama hakimlerin siyasi atamalarla, atayan kişiye duydukları minnetle kararlarının tarafsızlığının gölgelenmesini engelleyecek bir hedef yok.
- Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının önemine dikkat çekmek lafta var ama Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun halihazırda siyasi irade tarafından belirlenen yapılanmasında değişikliğe gidileceğine dair bir ibare yok.
- Yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi vurgusu var ama insan hakları eylem planı yürütmenin evinde, partili Cumhurbaşkanı tarafından açıklanıyorken kuvvetler ayrılığını sağlayacak bir denge-fren sisteminin getirilmesinden söz eden yok.
- Hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflık planda var ama kapalı kapılar ardında nasıl bir yeni anayasa hazırlığında olunduğundan kimsenin haberi yok.
- Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesi amacı kapsamında tutuklamanın istisnai bir tedbir olduğu ve delile dayanması gerektiği kabulü var ama zaten mevcut mevzuatın da bunu gerektirdiğinin kabulü yok.
-İfade özgürlüğünün teminat altına alınmasına vurgu var ama yüzlerce insanın yalnızca düşünceleri nedeniyle hapse atıldığından veyahut haklarında soruşturma başlatılarak korkutulduğundan sanki haberleri yok.
- Basın özgürlüğünün önemine çekilen dikkat var ama tutuklu ve hükümlü gazetecilerin durumuna dair bir açıklama yok.
- Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına vurgu var ama bu hakkın nasıl güvence altına alınacağı, son olarak Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananların, yargının üçüncü kolu olan savunmanın temsilcisi avukatların yürümelerinin engellenmesinin tekrarlanmayacağının garantisi yok.
- Kadına şiddetin kapsamında genişleme var, eski eşin kapsama alınması güzel ama hala koruyuculuk seviyesine ulaşılamayan, eski ve mevcut eşin yanı sıra birlikte yaşanılan birey veya aile ferdi ibaresini de içerecek kadar geniş kapsamı olan İstanbul Sözleşmesi'nin önemine, bu sözleşmenin bir daha tartışmaya açılmayacağına dair taahhüt yok.
Tüm bunların üzerine bir de ABD kongresinin Başkan Biden'e göndererek Türkiye'deki insan hakları durumuna dikkat çektiği mektup var. Avrupa Konseyi'nin yaptırımlarına uğrama ihtimalimiz var. Kötü giden ekonomi var. İktidarın muhalefete kaptırdığı seçmenler var.
Özetle;
Pakette, 19 yıldır iktidarda olan ve bu süre zarfında defalarca Anayasa değişikliği yapan, yasa değiştiren, reform paketleri açıklayan hükümetin hukukun en temel ilkelerini uygulamaya sokma hususunda başarısız olduğunun itirafı var ama…
Bunca başarısızlık karşısında sorumluluğun kabulünü ve gereğini yapan bir tavır yok.
Üstelik söz konusu planda yer alan -masumiyet karinesi, suç ve cezaların şahsiliği, bağımsızlık ve tarafsızlık gibi- ilke ve hedeflerin hemen hemen hepsi zaten mevcut hukuk düzenimizde var ama neden uygulanmadığının izahı yok.