İnandığı mı, yazdığı mı?

Yahya Kemal cevabı aranan soru kişinin içi mi yoksa verdikleri, hissettirdikleri mi?
Yahya Kemal din konusunda görüşlerini açıklamasaydı, kim bunu tartışabilirdi? Fikirleri ortada... En büyük şairlerimizden... Sadece şair olarak anıyoruz ama en büyük muharrirlerimizden de... Eserlerini yayınlayan Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı bünyesindeki kuruluşlar imlâyı takıntı hâline getirip okumayı zorlaştırmasalardı, nesri -bence- daha yaygınlaşacaktı.
Yahya Kemal ve din meselesine dönüşümüze sebep, Şaban Bıyıklı’nın Türk Dili’nin mayıs sayısındaki “Yahya Kemal’de Din ve Metafizik Algısı 1” makalesi olduğunu belirtmiştik. Şaban Bıyıklı, Yahya Kemal’in, onun yetişme döneminde çok yaygın olan “pozitif” izahlarını verdikten sonra “kültürel dindarlık” meselesine gelir:
“Aslında Yahya Kemal’in din madalyonunun, günümüzdeki deyişiyle, bir çeşit ‘kültürel dindarlık’ olduğu söylenebilir. Bu kavram, bireyin inançsız veya dinsiz olmasına rağmen dinin toplumsal ve kültürel görünümlerini benimsemesini vurgular. Böylece örneğin kültürel bir Hristiyan bireysel olarak ateist veya agnostik olsa da dinin toplumsal hayattaki ortak değerler hâline gelmiş görünümleri üzerinden kendisini Hristiyan kültürüne mensup addeder. Bu görünümler cenaze törenleri, dinî bayramlar ve kutsal günlerin idrak edilmesi gibi çeşitli merasimlerden, edebiyat, müzik, mimarî gibi dinî sanat biçimlerine kadar çok geníş bir dizí oluşturur. Elbette Yahya Kemal’ín durumunda dinin kültürel boyutuna yapılan vurgunun; şairin milliyetçilik anlayışındaki merkezî yerinden ötürü çok güçlü olduğu da belirtilmelidir. ” Benim ahiret görüşüme gelince: ben Türk ve Muslüman olarak doğdum. Türk ve Müslüman mezarlığına gömüleceğim. Ölüm benim milletimin hayalinde tespit ettiği gibidir. Maadası benim şahsî fikirlerimdir “ sözleri şairin dinin toplumsallığı önünde kişisel inançlarını arka planda tutmayı tercih ettiğini göstermektedir. Yahya Kemal’in kültürel Müslümanlığı veya din karşısındaki duruşu, milliyetçilik düşüncelerinin oluşmasında önemli etkileri bulunan ve Hristiyanlığa özel bir önem atfetseler de kişisel olarak ateist veya agnostik kalmayı tercih Fransız nasyonalistlerinin Katolík dini karşısındaki tavırlarına benzer.” (s. 19)
Dr. Sait Başer “Yahyâ Kemal’de Türk Müslümanlığı” kitabında, Mehmet Kaplan’ın onun dinsizlikle suçlanmasını kesin bir dille reddettiğini yazar (s. 204).
Prof. Dr. Mehmet Kaplan (1915-1986) Yeni Türk Edebiyatı sahasının çok kıymetli bir ismidir. Bağlantı için gerekli şu notu yazmadan geçemeyeceğim: O zaman çok yakınımda olan sık görüştüğü hanım öğrencisi, odasına girer, konuşma arasında Hoca: “Ben dua etmesini bilmem.” der. Ama Hoca’nın bir Türkiyat Kongresinde din temelli millî hasletleri nasıl savunduğuna da şahit oldum.
Yazılacak çok şey var. Burada kesmek gerekir. Herkesin inancı kendisine... Ne yazdılar ona bakalım! Allah’tan başka kimse kimseyi
sorgulayamaz!

Yazarın Diğer Yazıları