İmam hatip mi medrese mi?
Dün Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın "Her yer imam hatip olmalı." mantığıyla yazdığı makalesinden bahsetmiştim.
"Her yer imam hatip!" derseniz bıktırır, bizar edersiniz. Bir de insanlar acaba, sizin arzunuza teşne mi, ruhen hazır mı? Herkes istediği için, bu yola girdiğinizi düşünüyor musunuz? Kimseyi ikna etmeden, dünyanın gidişine bakmadan, ilmin kriterlerini dikkate almadan yola çıkıyorsunuz.
"Sizinkiler" iktidardan düştüğünde, halkın imam hatiplerin kapısına dayanacağı, bütün tabelaları indireceği aklınıza gelmiyor mu?! Bu yıkımın tamiri mümkün değildir.
Yazarken, konuşurken sözün nereye gideceğini, ne kaybedip ne kazanacağımızı hesap etmeliyiz değil mi Hayrettin Karaman Hocam!
Siz ilim adamısınız. Binlerce öğrenci yetiştirdiniz. Allah razı olsun, ilminizden hepimiz istifade ettik. Ne yazık ki; R. T. Erdoğan hükûmetleriyle beraber zamirinizdekini çıkarıyor, insanları kuşkuya sürüklüyorsunuz; "Acaba hocamızdan yanlış şeyler mi öğrendik? Maksadı başka mıymış?" sorusunu sorduruyorsunuz.
(Fethullah Gülen'in rahle-i tedrisinden geçenlerin nasıl başlarını taşlara vurduklarına hep beraber şahidiz. O da çok iyi niyetli görünüyordu ama sonu bambaşka çıktı.)
Sizin talebinizde, bahsettiğim gibi, bir imam hatip cemaatleşmesinin ardından çok farklı şeyler gelmeyeceğini söyleyemezsiniz.
Ne yazık ki, ilminizi bir tarafa bırakıp ideolojisine teslimiyetiniz yüzünden, kimileri sizden aldıklarını sokağa atmak için beynini burgulamak istiyordur. Keşke imam hatip inadınızın, insanlarımızı nelerden soğutacağını aklınıza getirebilseydiniz... Üzülüyoruz.
Prof. Dr. Bayram Kodaman "Abdülhamit Devri Eğitim Sistemi" kitabını yazmıştır. (TTK Yayını). Abdülhamit'e gelene kadar eğitimimizin bir tarihçesini de vermiştir.
Bayram Kodaman Hoca sizin "bizim mahalle" dediğiniz "mahalle" var ya, işte o "mahalle"ye "mücavir mahalle"den; "karşı yaka"yla alâkası yok. Şu sözlerine itirazınız olabilir mi:
"Maârif alanında yapılacak yeniliklere en büyük engel, şüphesiz medreselerdi. Osmanlı devletinin kuruluşundan Tanzimat'ın ilânına kadar memleketin eğitim-öğretim ve adalet hayatına doğrudan doğruya; idaresine de kısmen hâkim olan medreselerin, devletin istediği sivil, askerî ve adlî memur ve idarecileri yetiştirmek suretiyle faydalı işler gördüğü muhakkaktır. Fakat bu medreselerin sonraları, her türlü yeniliğe ve ileri düşünceye engel olan cehalet ve taassup yuvaları hâline geldikleri de bir gerçektir. Eğitim dili olarak Arapçanın hâkim olduğu ve ayrıca gözlem, deney, araştırma ve tenkide kat'iyyen yer vermeyen medreseler, kemiyet ve keyfiyet bakımından da çağın ihtiyaç ve icaplarına göre tahsil ve terbiye vermiyordu. Özellikle, Avrupa'daki felsefî, ilmî ve teknik gelişmeler karşısında, medreseler tamamen âciz durumda kaldılar."
Sizin istediğiniz imam hatiplerin Bayram Hoca'nn bahsettiği "medreseler"den zerre kadar farkı yok.
Tam donanımlı, çağı yakalayacak, bütün islâmî akide ve kaideleri öğretecek, halkın dinî sorularına cevap verecek din görevlileri yetiştirmek için imam hatibe evet, ama, bütün okullar imam hatip (medrese) olsun diyorsanız asla!
Ben de "mücavir mahalle"den ve üstelik akademik tedristen de geçmiş bir gazeteci olarak, bir "hınç" uğruna ülkeyi imam hatiple donatmaya, insanlık adına, şiddetle karşı çıkıyorum!