İlk dönem eğitim ve maliyemiz
Tarihçi Kitabevi'nden sıcağı sıcağına iki kitap. "Sıcağı sıcağına" dememin sebebini kitapların adlarını okuyunca anlayacaksınız. Biri "eğitim"le, diğeri "maliye"yle ilgili. Şu anda ülkemiz iki meselede çok sıkıntılı. İktidar, eğitimde bütün kapıları imam hatiplere, cemaatlere, vakıflara açacağım derken, eğitimi ana gayesinden, ilimden, çağımızdan uzaklaştırdı.
Malî meselelerde, halkın cebi delik. Hesaplar tutmuyor, işsizlik, görülmemiş oranda arttı.
İki kitap da İstiklal Savaşı dönemindeki, eğitim ve malî faaliyetlere dair. Hiçbir şey yokken, ülke işgal altındayken, yedi düvelle savaş bütün hızıyla sürerken bir taraftan da geleceğimizi hazırlıyoruz.
Zeki Sarıhan, "1921 Maarif Kongresi"ni, Sevim Dabağ "İstiklal Savaşı'nın Mali Kahramanı Hasan Fehmi Ataç"ı yazmışlar.
Zeki Sarıhan'ın çalışmalarını bilirim. Yayınlarının ağırlığı eğitim üzerinedir. (Tartışmalı konuları ele aldığını da belirtmeliyim.)
1921 Maarif Kongresi'den daha önce ben de bahsetmiş ve Dergâh'ta çıkan İsmayıl Hakkı'nın (Baltacıoğlu) bir yazısından alıntı yapmıştım. (İsmayıl Hakkı, "Ölenlerin Felsefesi", Dergâh, C. II, S. 13, 20 Ekim 1921).
Zeki Sarıhan, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu'ndan, Mehmet Emin Erişirgil'le işgal altındaki İstanbul'dan gelerek kongreye nasıl katıldığını -harcırah tartışmasından hareketle- bahsederken, onun Dergâh'ta çıkan yazısına bir atıfta bulunmuyor. Dönemin gazetelerini incelediğine göre, Dergâh acaba gözden mi kaçtı?
Zeki Sarıhan, 15Temmuz 1921'de toplanan ve Yunan Ankara'ya dayanınca yarım kalan kongreyi bütün ayrıntılarıyla gözler önüne sermiştir. Eksikler, yazdığımız gibi, elbette olacaktır. Bir eseri tenkitler olgunlaştırır.
Biz, şu zamanda eğitimimizi nasıl çökertiriz gayretkeşliği içindeyken, Millî Harekât'ın akıl almaz zorlukları içinde, geleceği görüyor, eğitimimizi, tanzim ve tasnif ediyoruz. O dönemde, öyle bir demokrasi işletilmişti ki, yıkmadan, bölmeden, kendi insanlarını "düşman" ilan etmeden tartışmışlar, beş kuruşun bile hesabını sormuşlar.
Sevim Dabağ'ın "İstiklal Savaşı'nın Mali Kahramanı Hasan Fehmi Ataç" eseri, Millî Mücadele'nin hemen hiç bilinmeyen cephesine, malî cephesine, Hasan Fehmi Ataç (1874-1961) nezdinde ışık tutuyor. Hasan Fehmi, Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda milletvekili, Gümüşhane Belediye Başkanı ve ilk mecliste milletvekilidir. 1922'de Maliye Bakanı olur. Sonra 1954'e kadar milletvekilliğine devam eder.
Sevim Dabağ, Hasan Fehmi'nin, kızı ve torunlarıyla görüşmüş, birçok belge temin etmiş. Bu belgeler ilk defa yayınlanıyor.
Sevim Dabağ, kitabın "Önsöz"ünde, bir not düşüyor. Hasan Fehmi Ataç hatıralarını yazmış ve bir notere teslim etmiş. 50 yıl sonra açılmasını şart koşmuş. Hatıralar, kitap basıldıktan sonra bulundu mu? (Herhâlde Sevim Hanım, bizi bilgilendirir.)
Bu hatıralar, aynı dönemde Birinci Meclis'te birlikte yer alan Dr. Rıza Nur'un çok tartışılan "Hayat ve Hatıratım"ını hatırlatıyor. O da, 30 yıl sonra açılmak üzere, British Museum'a vermişti. Hasan Fehmi Ataç, hatırlarının neden 50 yıl sonra açılmasını istemiştir? Birilerinin hoşuna gitmeyecek meseleler mi var?
Her iki kitap, Cumhuriyet'in ilk döneminin maarif ve maliyesi için birer kaynak.