İlim talimatla olmaz!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kürtçe-Türkçe lügat olmadığını söylemiş ve Türk Dil Kurumu’na bir lügat hazırlanması için “emir” vermiş. İlim adamlarına “Görev verdim”, “Talimat verdim” gibi ifadeler yakışıksız.
Aslında böyle bir lügatin olmasını ben de çok istiyorum... Ama, nüfus kesafetine göre, Türkiye’de bütün etnik grupların dil hazinesi ortaya çıkarılmalıdır. Öyle bir lügatle olmaz. Dilin etimolojisi de incelenmelidir. Diyeceksiniz, Türk dilinin etimolojisi ne kadar incelendi ki... Benim bildiğim TDK’nın eski başkanı Prof. Dr. Hasan Eren’in kitabı var. Hoca ömür boyu etimolojiyle uğraştı. Sonunda çok eksiğiyle sağlam bir kitap çıkardı. Vamblangèry’nin, ardından Türkiye’de 1912’de ilk defa Keresteciyan’ın, sonra Rusya’da Sevortyan’ın, Finlandiya’da Räsänen’ın, İngiltere’de Sir Clauson’ın, Tuncer Gülensoy’un etimoloji kitaplarını sayabiliriz. Marcel Erdal’ı, Tietze’yi, biraz tereddütle Nişanyan’ı listeye ekleyebiliriz. İ. Z. Eyuboğlu’nu liste dışı tutuyorum!
(Türk Dil Kurumu, yakın zamanda Türkçenin kelime ve söz dağarcığını ortaya koyan iki enfes kitap yayınladı. Birincisi, “17. Yüzyıl Türkçesi ve Söz Varlığı”; ikincisi, “Nevâyî’nin sözleri ve Çağatayca Tanıklar”. Birincisini hocam Prof. Dr. Mertol Tulum ortaya koydu; ikincisini de şimdi TDK Başkanı olan Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin dostum. Devasa kitaplar. O kadar önemli ki iki kitap da, masaya her oturuşumda, önce kitapları eviriyorum, çeviriyorum, okşuyorum, biraz okuyup sonra başka çalışmaya geçiyorum. Uzun uzun yazacağım.)
***
Siyasî bir manevrayla Türkçe-Kürtçe sözlük istenmesi bir eksiğin tamamlanması değildir! Üstelik ne kadar imkân veriliyor ki, oturup ilim adamları geceli gündüzlü çalışsınlar, gerektiğinde mahalline gidip araştırmalar yapsınlar, gerektiğinde, yurt dışında kütüphaneleri hallaç pamuğu gibi atsınlar ve hatta Irak’ın kuzeyinde, Kafkasya’da, Orta Asya’da malzeme toplasınlar! En önemlisi, Kürtçeyi ele alabilecek, mahallî dilin hakkını verebilecek ve asla ve kat’a siyasî düşünmeyen ilim adamlarımız var mı?
***
TDK’nın başkanı ve çevresindeki ilim adamları hakikaten çok kıymetlidirler. Nasıl kılı kırk yararak çalıştıklarına bizzat şahidim de. İlmî çalışmaları çok kolay sanıyorlar. Bir sözlük öyle üç beş kitap bir araya getirilip harmanlayarak çıkarılamaz. Kürtçe yazılmış ne kadar eser varsa, masaya yığmak gerekiyor. Kürtçe yazma eserlerin bir envanteri çıkarıldı mı ve bu envanter, bir edebî dil vardır diyebileceğimiz sayı ve seviyede mi? (Allah’tan usûlen de olsa sözlüğü ortaya koyacak aklı başında üç kişi bulunmuş.)
Ben de meraktan bazen Beyoğlu Elhamra’daki ve Laleli’de Yümni Çarşısı’ndaki kitapçı-yayıncılara uğrar, ne var ne yok bakar, biraz bilen kişiler varsa konuşurum... PKK’nın etkisinde yayınlanan kitapların hemen hepsi siyasî... Ciddî hiçbir şey yok ortada.
Siyasîler ilim adamlarına emir veremezler, teklif ederler! Yavuz Selim-İbn-i Kemal örneğini hatırlatmaya gerek var mı?