İlaç yazdırırken bir tane de Suriyelilere alıyorsunuz

“Türkiye’den savaştaki Suriyelilere 40 bin Viagra” yazımın ardından birçok okuyucu mesajı geldi. Bazıları da telefonla gazeteyi arayıp çok çarpıcı şeyler anlattı. Gelen mesajlar, anlatılanlar SGK üzerinden Türk halkının cebine bağlanan ve Türkiye’den Suriye’ye gerçekleşen kaçak ilaç ticaretinde skandal içerisinde skandal olduğunu gösteriyor.

Bana anlatılanlardan bir tanesinde bir okuyucum şöyle diyor; “Babama 5 ventolin fıs fıs yazılıyor ama her defasında eczane ekranı 4 adet görüyor. Anneme ilaç 5 adet yazılıyor o da bir eksik alıyor. Yakınım olan bir ablaya da tansiyon ilacı ve 2 farklı vitamin yazılmış ama eczane ekranı sadece tansiyon ilacını görüyor. Doktor ekranı başka eczane ekranı başka.”

Bu anlatılanda, söz konusu ilaçların ilgili eczanenin elinde hastaya yazılan adet kadar olmaması gibi bir durum söz konusu değil.

Peki bu garip durum sistemsel bir sorundan mı kaynaklanıyor?

Görüştüğüm eczacılar böyle sistemsel bir sorunun zaman zaman da olsa yaşanacak bir durum olmadığını belirtip ilaç dolandırıcılığına dikkat çektiler. Zaten okuyucum da her defasında aynı şeyi yaşadıklarını belirtiyor.

Yaptığım kısa bir araştırma ile aynı sorunu yaşayan başka vatandaşlar olduğunu da öğrendim.

Burada akla iki şey geliyor. Birincisi, eksik ilaçlar Suriye’ye yapılan kaçak ilaç ticaretine mi dâhil ediliyor? İkincisi, eğer öyleyse kaçak ilaç ticareti sadece Suriyelilerin üzerine yazılanlarla değil, Türk vatandaşlarının üzerine yazılan ilaçlarlar da dönüyor.

Türkiye’de bazı kanser hastaları senetle ilaçlarını alırken, alamayanlar da ölüme itilirken Suriye’ye kaçak ilaç ticareti devletin gözü önünde yapılıyor. Bunu ise, bir önceki yazımda listesini yayınladığım kaçak ilaçlar arasında yer alan bir ürün gösteriyor.

Listede, Paclinab adında pankreas kanseri olanların kullandığı bir ilaç var. Garip ki bu ilaç yaklaşık bir yıldır piyasada yok. Onun yerine üretilen Abraxane adında bir ilaç pankreas kanseri olanların tedavisinde kullanılmaya başlıyor. Her iki ilaç da çok pahalı…

Peki artık üretilmeyen ve piyasada olmayan Paclinab adlı ilaç, Türkiye’den Suriye’ye kaçak ilaç taşıyan tırda nasıl çıkıyor? Bu ilaç sadece devletin ithal ettiği bir ilaçtı…

Çok açık değil mi; devletin elinde ne kadar Paclinab kaldıysa, birileri tarafından Suriye’ye kaçak ilaç ticaretinde değerlendirilmek istenmiş. Yani Türk halkının cebindeki para ile ithal edilen bir ilaç, devletin içerisindeki bazı görevlilerin ceplerine para girmesi için kaçak ilaç ağında yerini almış. Zekâ dolu bir girişimcilik örneği doğrusu…

Bitmedi…

Listesini yayınladığım kaçak ilaçlar arasında yirminci sırada Progestan diye bir ilaç var. Peki bu ilaç ne işe mi yarıyor?

Ana rahmindeki çocuğun düşmemesi yani tutunması için kullanılan hormon hapı. Öğrendiğime göre çok etkili bir hormon hapı. Düşmesi çok muhtemel embriyoların bile ana rahmine tutunmasını sağlıyor. Lükse bakın…

Bu da Suriye’deki Suriyelilere Viagra hizmetimizin tamamlayıcı hizmeti oluyor sanırım. Anlaşılan o ki; Viagralar gittiği yetmiyor gibi, ana rahmindeki çocuğun doğumunu şansa bırakmak istemiyorlar, kesin doğum istiyorlar.

Türkler maddi sebeplerden evlenemezken, evlenenler masraflardan dolayı çocuk yapmaya, yapanlar ikinci çocuklarını yapmaya korkarken ülkemizdeki ve Suriye’deki Suriyelilerin üremesi için legal ve illegal şekilde tüm imkânlar seferber ediliyor.

Gazeteciliğin kamu gözcülüğü işlevi adına önceki yazımda sorduğum soruları tekrar sorarak bitiriyorum; Suriye’ye kaçak ilaç ticareti ile ilgili SGK ve mali polis neden devreye girmiyor?

Bu çarka dokunanın yanma ihtimali mi var? Bu çarkı yukarıdan döndürenler mi var?

Tıpkı vatandaşlık borsasında olduğu gibi; bu rantın bürokrasi ve siyaset ayağı da mı var?

Bu soruları her fırsatta sormaya ve Suriyeliler kalıcı olsun diye “Ensar” payesi verilerek uyutulmaya çalışan Türk halkına cebindeki hortumu göstermeye, iz sürmeye devam edeceğim…

Yazarın Diğer Yazıları