Erdoğan’ın ördüğü Berlin duvarı
Sözde “normalleşme” özde CHP’yi yumuşatma sürecinin cicim ayları olan günlerdi.
Bir TV programında CHP’nin meşhur bir Genel Başkan Yardımcısı ile beraber konuktuk. Ana gündem olan normalleşmeyi tartışırken, CHP’li konuk partisinin normalleşme sürecindeki misyonunu “Saray ile vatandaşın arasındaki duvarları yıkmak” olarak açıkladı, iyi mi…
Gazeteciliğin “gıcık” bir huyu vardır.
Ayrıntıyı ya da çarpıcı bir noktayı yakalayınca gündeme getirmeden duramazsın.
Ben de bu ayrıntıyı yakalayınca dayanamadım tabii.
Hemen, “Seçmenler yerel seçimde CHP’yi bunun için mi birinci parti yaptı? CHP kendisinde Türkiye’nin can alıcı sorunlarını çözme kapasitesi göremiyor da mı Saray ile vatandaş arasındaki duvarları yıkmak istiyor” diye soruverdim.
Aslında mesaj da vermiş oluyordum. Çünkü tam bir siyasal iletişim faciası vardı ortada ve kamuoyu böyle bir söylemi tam da sorumdaki gibi algılardı…
Hakkını yemeyelim. CHP Genel Başkan Yardımcısı bu sert sorularım karşısında hiç sinirlenmedi, sakinlik ve nezaket içerisinde cevap verdi.
Verdi vermesine de, sorularıma cevap değil, kaçış yanıtları idi aslında..
Şu günlerde ise CHP’ye yönelik, “Emeklilere faydanız olsun istiyorsanız talimat verin, belediyeleriniz SGK'ya olan birikmiş borçlarını ödesinler.” demesi ile Erdoğan’ın kendi normaline dönüşünü izliyoruz. CHP, tarihi başarı elde ettiği yerel seçimin sonuçlarından kendisine “Saray ile vatandaş arasındaki duvaları yıkma” vazifesi çıkarırken, Erdoğan CHP’li belediyeler ile halkın arasına Berlin duvarı örmeye başladı…
AKP gibi bir iktidar ile, sanki anormal olan iktidarın kendisi değilmiş gibi normalleşme iklimine giren, girerken de yıllardır Erdoğanizme karşı mücadele eden ve “Normalleşme karpuzu kelek, yemeyin” diyen ben ve benim gibilere anormalleşen bazı CHP’lilere günaydınlar olsun…
Madem Üsküdar’da sabah oldu, öyleyse CHP’nin siyasi bilincinin açılması adına, acizene olarak şunları söyleyeyim de, belki faydası olur...
Aslında Erdoğan’ın geleneğine muhalefet belediyelerine engel çıkarmak yabancı bir şey değil.
İlk iktidar dönemlerinden beri böyleydiler. Hatta, “Belediye iktidar partisinden olursa-olmazsa…” gibi rezil bir anlayışın halkın zihnine mıh gibi çakılması da AKP’nin bu ülkeye kazandırdığı bir “eser” oldu. Ve bu eser inşa edilirken birisi de çıkıp, “Belediyesi muhalefet partisinden olunca o şehir Türkiye Cumhuriyeti toprağı olmaktan çıkıyor mu? Bu halk düşmanlığıdır” diyemedi…
Depremin yıktığı Hatay’da, "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı" denilmişti, unuttunuz mu? Siyaset uğruna vicdanların fay hattının da kırıldığını bu sözlerle görmedik mi?
Ancak Erdoğan bu sefer bambaşka bir şey yapıyor.
CHP’li belediyeleri fiili kayyum uygulamasına sokuyor.
Nasıl mı? Düşünün; CHP’li belediye başkanı koltuğunda yine oturacak ama siyasi saiklerle belediyenin kaynaklarına çökülmüş, hizmet veremez hale getirilmiş, eli kolu bağlanmış halde oturacak ve böylelikle de o şehirdeki insanlar hizmet veremeyen belediye yüzünden “Fakr u zaruret içerisinde harap ve bitap” düşecek.
İşte buradaki tuzak bu!
Sizin anlayacağınız; uzun süredir bir başarı hikayesi yazamayan, yazdıklarını da halka satamayan iktidar, CHP’nin iktidara giden yolda belediyeler üzerinden bir başarı hikayesi oluşturmasının önüne set çekip belediyelerin başarısını iktidara yolculukta referans yapma imkanını elinden almayı hedefliyor…
Daha çarpıcı aktarayım; Erdoğan ilk seçimde iktidarda kalmayı, kendi başarılarına değil CHP’li belediyelerin olası başarısızlıklarına endekslemiş durumda!
Ve Erdoğan garip bir şekilde CHP’nin yapmadığı bir şeyi de yapıyor.
Bu köşenin müdavimleri hatırlayacaktır. Bir önceki “AKP-MHP hattında yeni savaş” başlıklı yazımın sonunda da söyledim, ekranlarda da her fırsatta söylüyorum; Siyasette husumetleri rekabete dönüştürmek, rekabeti husumete dönüştürmekten daha fazla kazanç sağlar!
Erdoğan tam da bu hamleyi yaptı, farkında mısınız?
CHP, AKP’yi sandığa gömen emeklilerin durumunun düzeltilmesi için Mehmet Şimşek’e gidip dört saat sunum yaparken Erdoğan sanki kendisi iktidarda değilmiş gibi emeklilerin düşük maaşlarının sorumlusunu CHP olarak ilan etti.
Erdoğan iktidarda olduğunu unutturup emeklilere, "Sizi açlığa mahkum eden yerelin iktidarı CHP" algısı işliyor!
Şu ile bakın ki, yerel seçim sonrası CHP aldığı rüzgarla Erdoğan iktidarını kızgın halkın önüne atmadı ama Erdoğan halkın kızgınlığını CHP’ye ve CHP’li belediyelere yönlendiriyor…
Bütün bu olanlar karşısında ise şimdi CHP yediği jeneriklik golü çıkarmaya çalışıyor. Çıkarabilir mi? Cumhuriyet tarihinin en büyük toplumsal muhalefeti varken, insanlar siyasi duruşunu AntiErdoğanizm üzerinden ifade ederken pek ala çıkarabilir. Ancak CHP’nin önce ve süratle normalleşmenin yan etkilerinden çıkması gerekiyor!
Ne garip değil mi?
Yıllardır halkı, “Biz iktidardan gidersek sosyal yardımlar kesilir” diye korkutanlar sefalete sürükledikleri halka CHP’li belediyelerin bir nebze nefes olmasını engelliyor!
Yıllardır bütün ihanetlerini, yedikleri bütün naneleri milli irade kılıfına saranlar, halkın belediye seçimlerindeki iradesine saygı göstermeyip ceza kesiyor!
Nerdeeeen nereye…