İktidarın çanağı kırıldı

Türkiye kabuk değişimine hazırlanıyor. Yeni partilerin kurulmasıyla tarihin yüzü değişecek gibi görülüyor. Nitekim anket sonuçlarına bakılırsa durum AKP aleyhine işliyor. Özellikle son Davutoğlu çıkışı muhafazakâr siyasetin çanağını kırdı.

Öyle bir yerden vurdu ki toplumun uzun süredir cerahat olarak gördüğü, noktadan vurdu. Siyasal yozlaşmanın temelinin oluşturan yolsuzluğa ateş etti.

Çanağı tam olarak kırdı mı derseniz, hayır kıramadı. Ama çanak çatladı ve sızdırıyor.

Bakın...

Pek çok köşe yazarı, gazeteci bahse konu üniversiteyi ve kendisine verilen Tekel arazisinin akıbetini konuşuyor. Halkbank'ın nasıl siyasal elitler elinde halkın olmaktan çıkarıldığı kime ne amaçla neden kredi verdiğini anlatıyor.

Endişelenmeyin gerisi gelecek.

Aslında birçoğu az çok bilinen ve ayrıntıları tam olarak bilinmeyen siyaset-ticaret ilişkilerinin iç yüzünü göreceğiz.

Bu arada "yolsuzlukla" suçlanan eski başbakan Davutoğlu yakında parti bayrağını göndere çekiyor. Yani ayrılıkçı eylem resmileşerek ete kemiğe bürünüyor.

Peki, bunun yaratacağı kelebek etkisi olur mu derseniz, olacağı varsayılıyor.

Ne kadar olur?

Şimdilik söylem bazında kalan bu sorunun cevabını ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Bugünden söylenecek sayıların çok önemi yok. Çünkü varsayımdan öteye gidemez.

Bu arada AKP çevrelerini telaş almış görülüyor. Cumhur ittifakı kendi sonunu görmeğe başladı. Bu sebepledir ki, kurulacak Davutoğlu-Babacan ayrılığının daha çok İYİ Partili seçmenden taban oluşturacağını anlatmaya başladılar. Bu tür bilgi yaymalarının ana nedeni gelecek endişesinden kaynaklanıyor. AKP'den kopuşları engellemek ve AKP tabanını ürkütmemek, bir arada tutmak için yapıyorlar. Tersi olması durumunda-ki öyle olacak- AKP tabanı, sonun başlangıcını fark ederek yeni yapılanmada yer kapmak isteyecektir.

Nitekim anketlere bakıldığında durum AKP medyasının açıkladığı gibi her şey güllük gülistanlık değil. Cumhur ittifakı kan kayıp ediyor. Nitekim adını saklayan kimi AKP'liler işin aslını söylüyor: "AKP'li isim, çeşitli sebeplerden dolayı partisine tepkili olan AK Partili seçmenler, oylarını muhalefete vermek yerine MHP'ye veriyorlardı ve bu şekilde kaybettiğimiz oyların bir bölümü yine ittifak içerisinde kalıyordu. Ancak şimdi bu durum da söz konusu değil. MHP'de de bir oy kaybı söz konusu. Cumhur İttifakı'nın sandıktaki geleceği şu an için belirsiz bir durumda" diyor.

Niye MHP?

Çünkü MHP, kendisi için çalışmıyor görüntüsü içinde. MHP, kurulmasını hararetle savunduğu Cumhur İttifakı ve Partili Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine dolayısı kendisinden çok iktidara çalışıyor. Öyle ki eylem ve söylemlerine bakılırsa davasını da unutmuş durumda. Örneğin Şehir Üniversitesiyle ilgili olayda, yolsuzlukların Meclis tarafından araştırılmasına iktidar mantığı ile yaklaşarak "araştırılmasın" diyor.

Bu pozisyonuyla iktidarın eksiğini tamamlayıcı işlev görmenin dışına çıkamamış pozisyona kendini sabitlemiş görülüyor. Hâlbuki İYİ Parti Grup Bakan Vekili Lütfi Türkkan Bütçe konuşmasında halkın durumunu tek cümleyle özetledi: "Milleti Stalin'in tavuğuna çevirdiniz."

Halk, Stalin verirse beslenecek. Kendi kendine yetemiyor artık. Bunun içinde AK partili yetkilinin söylediği durum doğmuş ete kemiğe bürünmüş durumda: "Gelinen noktada, rejim değişikliğinin Cumhur İttifakı'na yaramadığını ve Türkiye'nin yüzde 50+1 şartına mahkûm hale geldiğini görüyoruz. Şu an ittifak olarak seçim kazanacağımızın garantisi yok."

İktidar çanağını sadece yolsuzluklar değil, halkın "Stalin'in tavuğuna döndürülmesi" de kırdı.

DÜZELTME: Önceki yazımda dalgınlıkla, İstanbul Şehir Üniversitesi yazacakken, İstanbul Üniversitesi yazmışım. Düzeltir özür dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları