İktidarı bırakacaklar mı ki kaçsınlar!

Kemal Kılıçdaroğlu, mutat hâle getirdiği akşam videosunda R. T. Erdoğan ve ailesinin kaçış için hazırlık yaptığından bahsetti, ortalık karıştı. Saray''dan bir işaret gelmiş olmalı ki, videonun yayınının hemen ardından iktidar organlarından salvolar başladı. Bu bir telaşı da gösteriyordu.

ABD''ye meşru yolla para aktarılıyor. Ama bu paralar çok çok fazla... Milyon dolarlar. Cuma günleri cami çıkışına konan bağış kutularına benzemiyor.

Ensar Vakfı ve TÜRGEV''in ABD''deki ortak vakfı TURKEN. Ensar''ın yönetiminde geçmişte R. T. Erdoğan''la birlikte hareket eden imam hatipliler ağırlıkta. TÜRGEV''e Erdoğan ailesi hâkim. Aktarılan para çok. ABD''de New York''un finans merkezi denilen en mutena semtinde devası bir bina yaptılar. Üniversitelere ulaşılması zor. Lüks binayı yurt için yaptıklarını söylemeleri inandırıcı gelmiyor. Öğrencilere rezidans mı?! Bir de çiftlik satın almışlar. Öyle olunca, şüpheyi ister istemez üzerlerine çekiyorlar. Satın aldıkları çiftlikle Fethullahçıların Pensilvanya''daki çiftliği arasında ister istemez benzerlik kuruluyor.

"TURKEN"de, "Türk" okuduğumuz harflerin olması doğrusu beni şaşırttı. Bir tarihte "Türk"ü yok saymak istemişlerdi. Yazışmalardan, tabelalardan bile kaldırıyorlar, etnik kimlik sıralamasına sokuyorlardı. "Türk" demek mecburiyetinde kaldıklarında sözlerindeki iğretilik hemen fark ediliyordu.

Orhan Uğuroğlu''nun gazetemizde önceki günkü yazısında sorduğu sorulara verilecek tatminkâr cevaplar TURKEN''e aktarılan paraların nasıl elde edildiğini de ortaya koyacaktır. Orhan Uğuroğlu, "Konu; - Erdoğan ailesinin vakıflarının kimlerden bağış topladıklarıdır." diyor ve sorularını sıralıyor. İki sorusunu hatırlatacağım:

"Kimler hangi işlerinden dolayı para kazanarak Erdoğan ailesinin vakıflarına milyonlarca dolar bağış yapmaktadır? / Bilinenler, duyulanlar ve açıklananlar da vardır. / Erdoğan ve ailesi vakıflarına; / - Amerika''da yargılanan, Türkiye''de yargılanamayan İran asıllı iş insanı Reza Zarrab''dan kaç milyon dolar bağış aldılar?" (Orhan Uğuroğlu, Yeniçağ, 28 Mayıs 2022)

Ahmet Türk, PKK uzantısı "kanunî" partilerin kuruluşuna, gelişmesine öncülük etmiş bir isim. 1970''li yıllardan beri siyasetin içinde. Aralarında Sadettin Bilgiç ve Ferruh Bozbeyli''nin de olduğu Adalet Partisi''nden ayrılanların kurduğu Demokratik Parti''den Mardin milletvekili seçildi. Sonra CHP''ye geçti. 12 Eylül Darbesi sonrası Erdal İnönü''nün kanatları altında SHP''den parlamentoya girdi. PKK''nın siyasî uzantısı HEP''de aktifti. Sonra bütün PKK uzantılarında adı öne çıktı.

Abdullah Öcalan, yakalandığında ilk ifadesinde, "Ahmet Türk inisiyatifsiz, rolünü iyi oynayamadı. Liderlik sorunu vardı." demişti. (Bkz. Arslan Tekin, İmralı''daki Konuk). A. Öcalan''a bakmayın. O kendisi hep önde tutar.

A. Türk''ün, tecrübeli bir politikacı olduğunu kabul edelim. Bir yorumu dikkatimi çekti:

"Bana kalırsa seçimi kazanabilecek durumda değil AKP. Üstelik giderek bir anlamda MHP''lileşmiştir. Bu haliyle istediği oyu alamaz. Bu yüzden de her türlü siyasi hile, taktik, manevra ve yasa dışı yola başvurarak toplumu tam bir kaos ve çatışma ortamına sürüklemekten çekinmeyecek bir zihniyet var karşımızda. / Bir varsayım olarak muhalefetin sandıkta kazandığını düşünürsek, Erdoğan''ın bunu içine sindirip demokratik biçimde makamını teslim edeceği konusunda ciddi kuşkularım var. İktidardan gitmemek için elinden gelen her yolu deneyecektir." (Independent Türkçe, 14 Mayıs 2014)

Hayret! Ahmet Türk gibi bir isimle ilk defa aynı noktada birleştik. Kaç defa yazdım: Seçimi kaybedecekleri düşünülemez. Kaybettikleri an kendilerini mahkemede bulacaklar. Bütün kirli çamaşırlar, bütün rüşvetler, yolsuzluklar, ihale kapmak için gözde vakıflara yatırılan paraların dökümleri ortaya çıkacak. Pek çok insan sorgulanacak...

Ne yapıp edip iktidarda kalacaklardır. Başka çareleri yok.

Açık söyleyeyim... "Altılı Masa" insanı bayıyor. Toplanıyoruz, toplandık. Bugün bana gelin, yarın sizdeyiz... Ne oluyor yahu! Kitleleri arkanıza alıp Saray''a tavrınızı koyabiliyor musunuz? Yapacaklarınızla halkı ikna edebiliyor musunuz? Asıl mesele budur!

Yazarın Diğer Yazıları