İktidar ne yapsa yapsın boş; gidici…
İktidar seçim terazisinin ayarlarıyla oynuyor. Mutlaka kazanmak üzerine sistemini kurmak istiyor. Yanında bir iki oy getirecek birkaç parti daha olsaydı, böyle bir ayar vermeye girişmezdi. Yalnızlaşmış bir iktidar var. Ak Parti zihniyetinden ve parti içinden çıkmış partilerin üçü, üstelik CHP ile yan yana geliyor. Saray bağlıları, "şapka" desem İskilipli Atıf Hoca''yı hatırlarına getirir hüzünlenirler, Osmanlı özlemiyle iç çektikleri için "kavuk" diyeyim, kavuğunu önlerine alıp düşünmeleri lâzım.
Biliyorsunuz, "tek adam" rejiminde "Cumhurbaşkanı" her şey demek. Cumhurbaşkanı, parti başkanı olarak, devletin bütün imkânlarını partisi için kullanabiliyor. Yeni tasarılarında buna hiç dokunmuyorlar. "Parti başkanı" sıfatını taşıyan Zat-ı Muhterem''e yasak konulmuyor. Seçim zamanı gelince atlar uçağına, atlar helikopterine, önünde arkasında yığınlarca koruma, istediği yere gider, istediği kürsüye çıkar, emrine amade haber kanallarını canlı yayına geçirtir, cam akasına danışmanları ne yapıştırmışlarsa hepsini okur. (Bu danışmanlar partinin danışmanları değil; cumhurbaşkanlığı başdanışmanları! "Devlet"in maaş verdiği insanlar!)
Ara not: Türkiye''de ilk genel seçimlerin ne zaman yapıldığını biliyor musunuz? I. Meşrutiyet, Meclis-i Mebusan dersem aklınıza gelir. Seçimin ayrıntısına dikkat:
II. Abdülhamid çiçeği burnunda bir padişah. Zorlamayla da olsa 23 Aralık 1876''da Kanun-i Esasî''yi ilân ediyor. Böylece I. Meşrutiyet devri başlıyor. Seçimlerin de yapılması lâzım. Bâbıâli (sadrazamlık/başbakanlık) 28 Ekim 1876''da "Meclis-i Mebusan''ın Suret-i İntihabı ve Tayinine Dair Talimat-ı Muvakkate"yi hazırlıyor. Yani Meclis seçimine dair geçici talimatname çıkarıyor. Adayların seçilme şartları arasında, Osmanlı tebaasından olma, iyi ahlâk sahibi olma, devletin resmî dilini bilme şartları yer alıyor. Seçimler iki dereceli olacak.
İlk genel seçimler 3 ay sürdü, 69''u Müslim, 46''sı gayrimüslim olmak üzere toplam 115 mebus seçildi. Meclis, 18 Mart 1877''de açıldı; ancak uzun sürmedi. 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) çıkınca Abdülhamid 28 Haziran 1877''de Meclis''i kapattı.
Mebus seçilme şartları içinde iyi ahlâk sahibi olma ve resmî dili yani Türkçeyi bilme şartları dikkatinizi çekmiştir. (Bir şey daha: Türk birliği anlamına "Turan" kavramının Abdülhamid zamanında kullanıldığını biliyorsunuz. 1786''da Buhara hükümdarına mektup gönderiliyor. Ruslara karşı birlikte hareket edilmesi isteniyor ve "Turan" hatırlatılıyor.)
Konumuza dönelim: R. T. Erdoğan 7 Haziran 2015 seçimleri için, cumhurbaşkanlığı sıfatını taşıdığı hâlde, dağ bayır dolaşmış, Ak Parti 40,87 oy almış, 258 milletvekili çıkarabilmişti. Ak Parti tek başına iktidara gelememişti. Koalisyon görüşmeleri istemeye istemeye yürütülmüş, sonunda 1 Kasım 2015''te erken seçime gidilmişti. Erken seçime gidilirken, Reis Bey, meydanlara hemen hiç inmedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu seçim çalışmaların yürüttü. Yüzde 49,5 oy aldı. 317 milletvekili çıkararak hükûmeti kurdu.
Eğer sistemle oynama ihtiyacı hissediyorsan baştan kaybediyorsun demektir. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu''nun değerlendirmelerini önemserim. Heyecansız, akıl yürütüyor. Yeni seçim tasarısına dair değerlendirmesi:
"Yeni seçim kanunu daha adil bir seçim olsun diye değil, seçim güvenliği artsın diye de değil. Tamamen basit, ucuz politikalar içeriyor ve ''daha az oy alsak da daha iyi noktalara nasıl geliriz''in hesabı yapılıyor. Korkunun ecele faydası yok. Seçim Kanunu''na ''seçim neticesi ne olursa olsun bu iktidar bir dönem daha devam edecek'' diye bir madde koyulmadığı sürece önümüzdeki dönem iktidar olamazlar. (…) Getirdikleri bu düzenlemeyle kendi sonlarını getirecekler, yok olacaklar belki de… "
Ne yapsalar boş. Gidiş o gidiş.