İkinci kurucu meclis mi?!

24 Haziran seçimleriyle birlikte yeni bir rejim geçiyoruz. R. T. Erdoğan, herhâlde asıl bunu kastederek, seçim kararı alan 26. Dönem TBMM'yi İstiklal Savaşı veren, cumhuriyeti kuran "Birinci Meclis"e benzetti, "İkinci Kurucu Meclis" dedi:

"Benim gözümde, 26. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, I. Meclis'ten sonraki ikinci kurucu meclistir. Sizler Türkiye'yi kaostan kurtardınız. Başka partilerde her biri kriz nedeni olan değişimleri suhuletle başardınız. Darbecilerin karşısına aslanlar gibi dikildiniz. Terör örgütlerine sınırlarımız içinde ve dışında dünyayı dar ettiniz. Herkesin hayalini gerçeğe dönüştürüp ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturdunuz. Kurucu sıfatını siz hak etmeyeceksiniz de kimler hak edecek?"

Nasıl kıyas böyle! "Birinci Meclis"e gelinceye kadar Samsun'a çıkış, Havza ve Amasya tamimleri, Erzurum'da kongre, ardından Sivas'ta kongre... Ve Ankara Hükûmeti...

"Birinci Meclis" tartışan bir meclisti... Tartıştığı içindir ki İstiklal Savaşı'nı vermiştir. Tek kişinin kararı olsaydı, muhakeme yürütülemez, itiraz edilemez, yol gösterilemezdi, çokluk kararı alınamazdı. "Tek kişi"nin kapasitesi neyse ona bırakılırdı. Tabiî ülkenin hâli nice olurdu, o tahmin edilemezdi. Sonra tartışılacak gelişmeler oldu. Bu farklı. Çok partili hayata geçişte epey sancı çektik. (Hulûsi Turgut'un derlediği "Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları"nın 20. baskısı çıktı. 800 sayfayı bulan eser dönemi safha safha gözlerimizin önüne seriyor. Birinci Meclis ve sonraki gelişmeler için "Nutuk" da okunmalı, derim.)

26. Dönem Meclisi'nde Beştepe'den ne gönderildiyse o karar çıktı. Bu gerçek.

Ak Parti'de "tek kişi"ye bel bağlandı. Bunu kaç defa yazdık. Hatta "Ak Parti" adı "RTE Parti" olarak değiştirilsin, bu da bir yoldur, dedik.

R. T. Erdoğan'ı en iyi tanıyacan isimlerin başında SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu gelir. R. T. Erdoğan ve partisini sık tenkit eder. Nasıl olsa muhalif; elbette böyle konuşacak, diyebilirler. Ancak şu sözleri üzerinde Ak Partililerin düşünmesi gerekir:

"AK Parti'nin bundan sonra varlığını uzun zaman devam ettireceği kanaatinde değilim. ANAP gibi olur. Daha hızlı çözülür belki. AK Parti diye bir şey yok ki Türkiye'de, Tayyip Erdoğan var. O olmadığı zaman, onun etkisi ortadan kalktığı zaman, AK Parti olgusu ortada kalmaz. AK Parti menfaat ilişkileri ile ayakta duran bir kuruluştur. 15 sene iktidarda bulunan bir parti kendi kendisinden şikâyet edebilir mi? Arkadaşların meselelere yaklaşımında hiçbir konuda anlayamıyoruz. Bir yerde istişare mekanizması ortadan kalkarsa herhangi bir düzelme olmaz. Bunların içinde bulunan insanların büyük bir kısmı arkadaşımız. Başta Tayyip Erdoğan. Hakikaten ipin ucunu kaçırdılar. Düzelme ihtimali gözükmüyor, sinyal bile vermiyorlar. Başlangıçtan beri sağlam bir ipe bağlanmamışlardı. 'Devlet benim' diyen bir kesim var. Bu kesim hata yaptı. O da bunu çok iyi kullandı. "Mağdurum" dediler. Şimdi ellerine o kadar büyük imkân geçti ki, artık mağdur ediyorlar..." (Cumhuriyet, 17 Mayıs 2018).

Benim için ölçü 16 Nisan Referandumu vetiresi… 24 Haziran seçimleri vetiresiyle kıyasladığımızda Erdoğan-AKP'nin nasıl oy alacağını doğrusu merak ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları