Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Abdullah OSKAY
Abdullah OSKAY
Ticaretin Politikası

İhracatın Darboğazları -3-

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkış reçetesinin ihracat olduğunu söylemiş, bunun için önce makro bazda, sonra ise sektörler bazında sorunları ve çözüm önerilerini ele almıştık. Bu yazımızda ise, firmalarımızın ihracata ilişkin eksikliklerini ve çözüm önerilerini ele alıyoruz.

Hedef Pazar Belirlemeden İhracata Açılmaya Çalışmak: Türk firmalar, hedef pazar belirlemeden ihracat yapmaya çalışıyor. Hedef pazar belirlemeden ihracat yapmaya çalışmak, dünyanın tüm dillerini öğrenmeye çalışmak gibi boş bir çaba. Uluslararası ticarete bilgiye Trademap gibi siteler aracılığıyla hızla ulaşılabilen bir çağda, firmalarımız hâlâ kulaktan dolma bilgilerle, komşudan duyduklarıyla ihracat yapmaya çalışıyor. Trademap gibi siteler aracılığıyla çok hızlı bir şekilde ürününüzün hangi pazarlarda ne kadar ithal edildiği, ne kadara ithal edildiği, ithal eden şirketler gibi hususlara hızlıca erişebilir ve etkin bir stratejiyle maliyetlerinizi, satış fiyatlarınızı ve pazara giriş stratejilerinizi biçimlendirebilirsiniz.

Sadece Fuarlara Katılmayı Bir Strateji Olarak Benimsemek: Türk firmaları genel olarak yalnızca fuarlara katılmayı ve fuarlar aracılığıyla dış ticaret yapmayı düşünüyor. Fuarlar, dış ticaret stratejisinin yalnızca bir parçası olabilir. Dış ticaret, kurumsal kimlikten yazışmalara, dijital pazarlamadan, hedef pazarlara uygun ürün araştırma-geliştirmeye kadar çok kapsamlı bir çalışma gerektirir. Fuarlar ticaretin ruhudur. Fuarlar hâlâ önemli olsa da, giderek önemini kaybeden bir enstrüman. Firmalar, Ticaret Bakanlığı desteklerinde de genel olarak fuar desteklerinden yararlanmayı göz önünde bulunduruyor. Fuarlara gereğinden fazla önem atfetmemeli ama fuarları da dış ticaret stratejimizde göz önünde bulundurmalıyız.

Dijital Pazarlamaya Önem Verilmemesi: Türk firmaları, dijital pazarlamaya yeterince önem vermiyor. Ülke içinde e-ticarette ve sosyal medyada aktif olan firmalarımız, uluslararası alanda ne yapacağını bir türlü bilemiyor. Firmalarımızın internet siteleri, Google Business profilleri, kurumsal kimlikleri uluslararası alanda Türk malı imajını yansıtır çizgiden uzak. Ticaret Bakanlığı geçmiş dönemlerde internet sitesi yapımından sosyal medya yönetimine kadar birçok alanda ihracatçı firmalarımıza destek verirken son dönemde bunların kaldırılmış olması sorunu daha da derinleştiriyor. Türkiye, Çinli firmaların merdiven altı üretiminden sıkılmış Avrupalı ithalatçılar için etkili kurumsal kimlik ve dijital pazarlama unsurlarıyla önemli

avantajlar sağlayabilir.

Müşteri Bilgilerine Ulaşmada Zorluklar: Firmalarımız, ithalatçı müşteri bilgilerine erişmede zorluklarla karşılaşıyor. Ticaret Bakanlığı’nın Kolay İhracat Platformu yapay zekâ destekli çözümlerle firmalarımız için yol gösterici olsa da, elde edilen bilgiyi firmalarımızın nasıl işleyeceğini bilememesi gibi sorunlar bulunuyor. Firmalarımız, özellikle B2B ticaret için Microsoft’un almasıyla giderek önemi artan Linkedin’i kullanmayı beceremiyor. Hatta bu hususu aklına bile getirmiyor.

Firmalarımızın Finansal Okuryazarlığı Zayıf: Firmalarımız, pazarlamada atik olmasına rağmen muhasebe ve finansal okuryazarlıkta geride kalıyor. Firmalarımızın paranın zaman değeri gibi konulardaki algıları maalesef zayıf durumda. İhracatta kur riskinden korunma opsiyonlarını bilen firmamız, oldukça az.

Ticari İstihbaratı Etkili Yapamamamız: Çin’in ekonomik mucizesinin arkasında 2000’li yıllarda yetiştirdiği 15.000 ticari istihbarat uzmanına benzer şekilde bizim de hızlı bir ticari istihbarat uzmanı yetiştirmemiz gerekli. Yazılım seferberliğine benzer bir çalışmanın yapılması bu noktada önemli. Devletlerarası istihbaratın bile artık %80’inden fazlasını ticari istihbarat oluştururken, ülkemizin ticari istihbarata ilişkin bir perspektifi, projesi bulunmuyor. Ticaret Bakanlığı’nın bu tarz bir projeyle ticari istihbarat eğitimleri düzenlemesi ihracatımızın geleceği açısından önem arz ediyor.

Devlet Yardımlarının Etkinsizliği: Türkiye’de herhangi bir siyasi iktidarın önünde iki noktada reform olmalıdır. Birisi vergi reformu, ikincisi ise teşvik reformu. Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen ve devletten geçinip değer üretmeyen “zombi” şirketler raporunda Türkiye’nin üst sıralarda yer alması bunun göstergesi. Türkiye’de ihracata yönelik devlet desteklerini sağlayan Ticaret Bakanlığı’nın 2023 yılında sağladığı destek miktarı 7,7 milyar TL. Bu rakam, toplam ihracatın Binde 3’üne bile denk gelmiyor. Desteklerin etkinliği ve herkese devlet desteği verilmeli konusu ise baştan sona tartışılıyor.

Türk Firmaların Yurt Dışında Birbirinin Müşterisini Hedeflemesi: Türk firmaları yurt dışında genelde yine Türk firmalarının müşterilerini hedefliyor, fiyat rekabetiyle hırpalıyor. Firmalar, rekabet içinde iş birliğini, yurt içinde ve yurt dışı bilmiyor, öğrenmiyor.

Son Söz:

Geçmiş dönemlerin ekonomik faturası, önümüzdeki dönemde ekonomimizde can yakmaya devam edecek. Bu süreçte ihracat, baştan ayağı hepimizin önceliği olmak zorunda ve olacak. Bu sürece en hızlı uyum sağlayan kazanacak. Firmalarımız, ihracata başlamanın bir süreç olduğunu unutmadan bugünden ihracat operasyonları için çalışmalara başlamalı. Giderek daralan iç pazarla ve finansman imkânlarıyla firmaların sürdürülebilir değer sunmaktan uzaklaşacağı ve batmakla karşı karşıya kalacağı unutulmamalı.

Yazarın Diğer Yazıları