İçte ve dışta manzara kötü

Manzara kötü..

ABD-Türkiye ilişkilerinin ucu açık bir çatışmaya doğru evrildiğini görmeyen var mı? Varsa ona şaşmak lazımdır.

Tam bu noktada Türkiye içinde bilinçli bir gerilim, özellikli bir çatışma alanı açıldığını ve yeni cephe oluşturulmaya çabalandığını anlamayan var mı?

Bütün akıl sahipleri haritayı önüne koysun ve baksın.

Gazete haberlerinde gördüklerini bu haritada işaretlesin.

Bakalım nasıl bir manzara görülüyor.

İşte bakın..

Dışarıda Yunanistan, Ege'de adaları işgal ede ede ilerliyor.

Güneyde Suriye'de ABD, İsrail'in güvenliğini sağlamak için ülkelerin topraklarını parçalaya parçalaya yol alıyor. Bunu yaparken de enerji kaynaklarını yönetecek bir düzenleme için kuşatma yapıyor.

Türkiye ile açık ve net bir vesayet savaşı yürütüyor.

Paralı Kürt ordusu kurarken YPG'yi bu amaçla ağır silahlarla donatıyor.

Ve bütün bunlar olurken birileri İsrail ve Amerika'nın politikalarına zemin hazırlamak için Türkiye içinde siyasal kaşıma yaparak çatışma alanları oluşturuyor.

Söyler misiniz? Bu neyin habercisi?

Bu, ABD'nin İsrail'in güvenliği hesabına bölge ülkelerini küçük parçalara ayırma politikasının bir parçası. Bu sebeple çatışma ve kırılma noktaları kaşınarak Türkiye'de bilinçli bir ön hazırlık yapılıyor. Yoksa neden birileri olmuş bitmiş kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti ile uğraşsın. Neden Kurtuluş Savaşıyla uğraşsın ve Batı'yı yenmiş bir Mustafa Kemal düşmanlığını sürekli kaşısın?

Neden?

Eğer içeride bazıları millî bütünlüğe karşı Atatürk üzerinde savaş açmışsa, bir derdi, bir hesabı var demektir..

Hâlbuki etrafımızı kuşatan manzaraya bakıldığında Atatürk'ü anlamanın ve bütünleşmenin tam zamanındayız. Onunla bütünleşmek, Kuvayı Milliye bilinciyle yeniden dirilmek böyle zor zamanda değilse ne zaman?..

Etrafımızdaki kuşatmayı ancak millî birlik ve bütünlükle kırabiliriz.

Ülkemiz sınırlarına dayanan, etrafımızı kuşatan tehditlerin asıl amacı, Atatürk'ün Lozan'da sınırlarını çizdiği ve Avrupa'ya kabul ettirdiği Türkiye'nin toprak bütünlüğünü bölüp bir kısmını PKK'ya vermek değil mi?

Görülüyor ki Batı'nın hedefinde de Lozan'da kabul edilen ve sınırları çizilen Türkiye'nin toprak bütünlüğü var. Bunun anlamı şudur: "Atatürk'ün Lozan'da aldıklarını geri istiyoruz" demektir. Demek ki şu sıralar Batı'nın hedefinde olan kişi de yine Atatürk'müş.

Türkiye'de Atatürk'le hesaplaşmak isteyenler, İsrail'in geleceğine ilişkin ABD-İsrail politikalarına hizmet etmek isteyenlerdir.

Daha dün iki şehidi niçin verdik?

Atatürk'ün kurduğu Lozan'da sınırları belirlenen millî Türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumak, kayıp etmemek için.

Başka izahı var mı?

Hâlihazırda Amerika'nın 80 milyonluk NATO ülkesi Türkiye yerine YPG ile Suriye'de iş tutmasının sebebi nedir? Tıpkı Irak ve Suriye'de yaptığı gibi Türkiye'den de bir toprak alıp PKK'ya vermek.. Kısacası Lozan'ı delmek.. Öyle değil mi?

Bunun için yıllardır PKK'yı desteklemiyor mu?

Peki, iç düşmanlar ne yapıyor?

Bu vatan sınırlarını belirleyen, Kurtuluş Savaşının kumandanlarına, onun başkomutanına, devleti kuran lidere saldırıyor. Manevi şahsına iftira atıyor. Görmediği, bilmediği, kimsenin tutanakla tespit etmediği gerçek dışı olayları gerçekmiş gibi yorumluyor.

Üstelik de bu adamlar cemaatçi, dindar geçiniyor.

Hâlbuki İslam fıkhı, en az dört kişinin "tamam bu zina yaptı biz de gözümüzle gördük" diye şahitlik yapmadığı bir olayı suç saymıyor. Bu adamlar ise, bırak görmeyi ve şahitliği, oturdukları yerden iftira atmayı Müslümanlık sayıyor. İşte ABD ve İsral'in geleceğine hizmet budur. ABD-İsrail silahla, cemaatçiler iftirayla Mustafa Kemal'i yenmek için sahnedeler.

Hâlbuki Türkiye'nin dış politikasının Suriye boyutunda meselenin Esad'a kilitlenmemesi gerektiğini, içte millî birlik, dışta akılcı politikalar geliştirmenin vaktinin gelip geçtiğini birilerinin haykıra haykıra bu hükümete anlatması gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları