Düşünüyorum da Ekrem İmamoğlu, şu beş yıl içinde nasıl bir mücadelenin içine girdi aklım almıyor!..
*
Aynı sandık içine atılan belediye başkanlığı ve meclis üyeliği oylarından, neden sadece Belediye Başkanlığı oylarına itiraz yapılmıştı da meclis üyeliği için itiraz edilmemişti?
*
Sonra ne oldu?
Seçim yenilendi…
“Yenilen yiğit güreşe doymaz” misali, muhataplarına öyle bir fark attı ki:
“Keşke bu seçim yenilenmeseydi.” dedirttirdi.
*
Elbette siyaset bir hesap kitap işiydi…
Eğer meclis üyeliği oyları da iptal edilmiş olsaydı, bugün İstanbul, çok daha başka bir İstanbul olurdu.
*
Ama olmadı işte.
Belediye başkanlığı yeniden ve farklı bir şekilde kazanılmış olsa da Sayın Erdoğan, meclis çoğunluğu kendilerinde olduğundan belki de:
“Topal ördek konumuna düştüler. Bu işi götüremezler sonra da pes ederler ve İBB de yeniden AKP’nin eline geçer.” şeklinde düşünmüş olsa gerek ki bu da tutmadı.
İmamoğlu görevini başarıyla bugüne kadar getirdi.
Ben demiyorum İstanbullu diyor.
*
O, ‘Topal ördek’ grubunun(!) başkanıydı…
Ama hiçbir zaman topal olmamıştı…
Elinden yetki alımı yapıldı…
Talepleri karşılanmadı…
Hazır kredileri onaylanmadı…
Psikolojik baskı üstüne baskı yapıldı, ama o hiç de yılmadı.
İstanbullu karşısında hiç de acınacak duruma düşmedi.
Ve sonunda beşinci sene de dört ay sonra dolacak ve aynı kişi İstanbul’a yeniden aday!..
*
Gazeteniz Yeniçağ’ın önceki günkü İnternet Haber Sitesi’nde yer alan haber;
“İddia: AKP’nin İstanbul anakentinden İmamoğlu çıktı.” şeklindeki haberini okuduğumda, ‘İddia’ olsa da ciddi gazeteler hiçbir zaman haberini kaynağına teyit ettirmeden, kamuoyu ile paylaşmazlar.
Daha doğrusu paylaşılamaz.
O nedenle de bu sanki iddiadan öte bir şey.
*
Evet, anketlerde İmamoğlu önde çıkmış…
Neden olmasın?
Koskocaman İBB başkanına mevcut iktidarın; doğru dürüst iş yaptırmadığı ve atılımlarının engellendiği 16 milyon İstanbullunun gözünün önünde olmadı mı?
Şimdi de yeniden ve bir kez daha İstanbullu;
“İmamoğlu, yine seninle yeniden!..” niye demesin ki?
*
Biliyorum AKP iktidarında ülkemizde siyaset, çok da eşit şartlarda olmuyor.
Dört ayda o köprünün altından çok sular akıp geçecek bunu da biliyorum.
Yine de benim yüreğimin sesi:
‘İstanbullu bu adama ikinci bir şansı verecek’ diyor.
*
Ne bileyim içimdeki ses öyle diyor!..
