Huzur bize uğramaz.

Bu milletin başı dertten kurtulmaz. Huzur da bulamaz. Çünkü aşması gereken temel problemleri var ve bunların çözümüne yönelik hiçbir çaba yok...

AKP'nin inşa etmeye çabaladığı Türkiye ve biçimlendirmek istediği tepeden inmeci reformculukla, millî damarlar arasında uyum yok.

"Yeni Türkiye" dedikleri Türkiye kurgusu, tepeden inmeci reformculuğun topluma dini kisve ile "millîlik" görüntüsü altında dayatılmasından ibaret.

Lozan itirazının gerisinde bu var.

Aynı şekilde, sık sık tarihle ilgili yorum ve söylem geliştirmenin gerisinde de bu var.

Karşı söylemdir bu...

İtirazdır.

Kabullenmemektir.

Aynı zamanda "Yeni" dedikleri şeyin kendinden öncekine tepkisidir... Sözünü ettikleri "yeni" aslında yeni değildir. Eskidir. Kökleri III. Selim'e kadar giden bir değişim sürecine dokunuştur.

Modern olana itirazdır.

Bilimden gelen kabullere reddiyedir.

Başka bir ifade ile katı gelenekçiliğin ta kendisidir. Hatta dini gelenekçiliğin, siyasi gelenekçiliğe dönüştürülerek buradan mevcut şart ve durumlara uygun siyaset üretilme işidir... Başka bir ifade ile eskinin hesabını görmektir...

FETÖ'nün derdi de buydu. O da geçmişi temsil ettiğini düşünüyordu. Kendince. O da kendince bir çeşit Osmanlı'ydı..

Hatta Emevi'ydi, Abbasi'ydi...

Yenilikçilikten çok gelenekçiydi. Ve inşacıydı. Ancak bu inşacılık, eskinin şimdiye uyarlanması biçiminde bir inşacılıktır. Her kişinin ortak paydası burasıdır. İşte bu sebepledir ki, biri ötekini yükselmek için basamak yapabilmiştir.

FETÖ, geçmişte 10, 20 yılda elde ettiği kazanımların yüz katını AKP iktidarları döneminde elde etmiştir.

Bakınız...

Devlet dairelerinden ata ata bitiremiyorlar. Asker, polis, sivil, üst düzey, orta düzey binlerce memur kadrosu devleti ele geçirmiş. Bütün bunlar olurken de iktidar olup gücü elinde tutanlar hiçbir şey yapmamış... Öyle ki resmî kanallardan gelen bilgi ve belgelere bile dönüp bakmamışlar.

Geçen günlerde basına yansıyan 2004 yılına ilişkin Millî Güvenlik Kurulu kararlarını hatırlayın... 2004'te Millî Güvenlik Kurulu, devlet içinde Fetullahçı örgütlenmeye hem dikkat çekiyor ve hem de hükümete uyarıda bulunuyor. Ancak AKP iktidarları bu uyarıları elinin tersiyle itiyor. Yetmiyor dönemin bakanlarından Yalçın Akdoğan'ın attığı tweetten öğrendiğimize göre "yok hükmünde sayıyor."

AKP bunu neden yapıyor?

Çünkü amaç birliği var.

Her ikisi de geleneği temsil ediyor ve yenilikçi, modern, millî gelişmeci ve milliyetçi devlet düzenini beğenmiyorlar.

Tarihçi kisvesi altında başında fesle TV, TV dolaşıp Cumhuriyeti kötüleyen adamın hürriyeti buradan geliyor.

Yine bir televizyon kalanında bir tarih profesörünün hararetli, kimi zaman öfkeli, kimi zaman suizanla yüklü anlatımlarının temelinde de bu var.

Yetkililerin dillendirmek isteyip de dillendiremediği alternatif görüşlerle güya halkı bilgilendiriyorlar... Kendilerine haklılık kazandırmaya yönelik alt yapı kuruyorlar. Bu sebeple "Yeni Türkiye" dedikleri ütopik bir model. Toplumsal ayrışmanın, insanları ötekileştirmenin, bütünleşmeyi önlemenin argümanı.

Türkiye asla huzur bulmaz diyorsak nedeni budur. Türkiye'de herkesin üzerimizde gerçekleştirmek istedikleri bir rejim/sistem, yönetim anlayışı var. Herkes elinde kendince kurabilmeyi hayal ettiği yeni rejim projesiyle dolaşıyor... Bunun için güç devşiriyor. Eleman topluyor...

Kimse bu ülkeyi normalleştirelim demiyor. Mevcut rejimi geliştirelim de demiyor.. "Benim fikrim doğru, gerisini yok etmeliyim" diye düşünüyor... Bu durumda ülkeye nasıl huzur gelecek?

Yazarın Diğer Yazıları