'Hümanizm ve Türkiye'
Hümanizm çok tartışılan bir kavram. Hümanistsen, insanı seviyorsun. Öyle değil.
Prof. Dr. Yümni Sezen bu kavramı derinliğine inceledi; "Hümanizm ve Türkiye" kitabını ortaya koydu. (İz Yayıncılık, 622 s.)
Yümni Sezen Hoca, kalıpları kırıyor. Bir kitabının daha adını vermeden geçemeyeceğim: "İslâm'ın Sosyolojik Yorumu". Şu zamanda okunması gereken kitap. "Genelde sosyoloji, özelde de din sosyolojisinin kavram sistemine başvurarak İslâmî ilkeler açısından toplum gerçeğini din ve toplum ilişkilerini, sosyal norm ve müesseseleriyle İslâm dinini, sosyal değişme karşısında İslâm"ı ele alıyor.
Neden hümanizm ve sosyolojiyi yan yana getirdim? Her köşede imam hatipler açan, yapabilse bütün fakülteleri ilâhiyata çevirecek bir "İslâmcı" hükûmet zamanında "İslâm" tartışılır hâle geliyor. "Deizim", "ateizm" havalarda uçuşuyor. Muhabir sokakta kadınını, erkeğini çeviriyor, inancını soruyor. Çokluk ya deistim, diyor ya ateistim... "İnanç" sokağa düşmüşse, önce iktidardakiler düşünmelidir.
Hocamızın "Hümanizm ve Türkiye" eserinin bölümlerine baktığımızda kitabın önemi ortaya çıkıyor:
Felsefe, Tarih ve Sosyoloji Açısından Hümanizm / İslâm ve Hümanizm / Atatürk Devrimleri ve Hümanizm.
Bu başlıklar içinde "İslâm ve Hümanizm" ana başlığı altında ara başlıklar dikkat çekici:
İslâmın İlk Hareket Noktası / İslâm'da İnsan Gerçeği / İslâm'da ve Hümanizmde İnsanın Önemi / Varlığın Merkezinde Kim Var? / "İslâm Hümanizmi" Olur mu? / Tarihî Gerçekte ve Gelecekte İslâm.
"Hümanizm ve Türkiye" kitabının ilk baskısı "Hümanizm ve Atatürk Devrimleri" adını taşıyor. Bu ilk eserin "Sunuş"unu ünlü sosyolog Prof. Dr. Orhan Türkdoğan yazmış. Türkdoğan Hoca, eser için: "Hümanizm açısından devrimlerin tartışılması yeni bir bakış açısı, yeni bir yaklaşımdır." diyor ve "mitleştirme"ye dikkat çekiyor:
"Hümanizm ve Atatürk Devrimleri" adlı bu yeni incelemesi, Kemalist ideolojinin dünya görüşü, hayat felsefesi, kültür ve toplumsal dinamiklerine -hümanizm açısından- yorumcu ve analizci bir metodoloji yaklaşımı ortaya koymaktadır. Devrimler stratejisinin, alkışa, beğeniye yönelik bir sosyal mannerizmin, fetiş durumuna getirildiği bir bunalım döneminde, Sezen'in akılcı, kavrayıcı -gerçek tarihî perspektife saygılı- düşünce sistemlerini post-modernist bir eleştirel zihniyetle ele almış bulunması takdire şayandır (...) Sezen'in bu metodolojik yaklaşımında Armstrong'un 'Bozkurt'u yok. Bozkurt, artık bir fenomen değildir. Anladığım kadarıyla Sezen meta-mitlerle de uğraşmıyor. Onun sistematiğinde veya varoluş felsefesinde hareket noktası 'devrimci hareket'tir. Toplumsal aktör, fert değil düşünce sistemidir. Devrimler, 'toplumsal hareket' kategorisinde ele alınmaktadır. Bu, Türk sosyolojisi açısından yeni bir yaklaşımdır. Toplumsal hareketler (movements) amaç ve hedef olarak toplumlara yönelik devrimci ve reformist yaklaşımları kapsamaktadır. Kollektif davranış biçimleridir. Liderden veya sosyal aktörden değil, kollektif davranıştan kaynaklanan toplumsal hareket, Sezen'in bu incelemesinde ana ekseni oluşturmaktadır."
Türkdoğan Hoca da, "Kemalizm" üzerine kafa yormuş, "Kemalist Sistem" kitabını yazmıştır.
İki hocamızın da Mustafa Kemal'i, bir kesimin diline doladıkları Moiz Kohen'in Munis Tekinalp müstearıyla yayınladığı "Kemalizm" kitabının dar ve dışlayıcı anlayışından çok farklı ele alıyor.
Okumak lâzım.