Hükümet bu yol ayrımını da kaçırırsa ekonomi hepten batar!
Enflasyon rakamlarının beceriksiz ekonomi politikası neticesinde yükseldiğini artık biliyoruz. Enflasyonun yükselmesi ile Lira değer kaybediyor, dolar yukarı çıkıyor, kuru tutmak için bu sefer hükümet faiz artırıyor, ama sonunda üretim düşüyor. Bu döngüden kurtulmak için nitelikli üretimin artması gerekli diyoruz. Üretim artacak, işsizlik bitecek, gelirler artıp harcamalar ekonomiye can verecek. Üretim ve ihracatla rezervler dolacak, dolar düşecek. Ancak tek sorun reformları yapamayan hükümet değil. Dış alemden gelen olumsuzluklar da var. Bunları iki ana kategoriye ayırabiliriz.
Birinci konumuz, emtialar denilen üretimde kullanılan girdi fiyatları. Petrol, demir, bakır gibi ham madde fiyatlarındaki artış önümüzdeki dönemde üretimde maliyetleri artırıp enflasyonu azdıracak gibi. Özellikle Brent tipi petrolün 60 doların üstünde kalması, Türkiye'nin ödemeler dengesini zorlayacak. Varil fiyatının 70 dolara yaklaşması ise hem üretim maliyetlerini artıracak hem de rezervlerdeki kan kaybını çoğaltacaktır.
Sanayinin kullandığı yarı mamullerde de en az yüzde 30-40 artışlar var. Bunlar da enerji artışları ile birleşip üstümüze gelecek. İşte bu nedenle bağımsız bir ekonomiden uzak oluşumuzun acısı fena çıkacak.
İkinci konumuz ise hizmetlerle alakalı. Akla ilk gelen sektör ise turizm. Türkiye'de turizm 2021'de düzelecek şeklinde bir kanı var. Ancak bu yanlış. Neden derseniz aşılama oldukça yavaş yürüyor. Haliyle Türkiye'de vaka sayılarının yaz aylarında dramatik bir düşüşü söz konusu olmayacak. O zaman yabancı turistler Türkiye'ye gelir mi? Kendinize sorun: Vaka sayılarının düşmediği bir ülkeye gidip canınızı tehlikeye atar mıydınız?
Bugün hükümetin yapısal sorunları çözemediği ortada. Ancak isterse aşılamada kaynakları artırarak, toplumda hizmetler sektöründe çalışanlar dahil, geniş kitleleri aşılayarak 2021 turizm sezonunu kurtarabilir. Aksi takdirde boşalan rezervler ve enflasyon sorunu tüm ekonomiyi batıracak bir duruma gelebilir.
Türkiye'nin Pfizer, Moderna gibi Batılı kurumlardan aşı alma ihtimali sıfıra yakın. Ancak kuzey komşumuz Rusya ile ortak üretim yapabiliriz. Biliyorsunuz Rusların Sputnik aşısı ile önce dalga geçildi. Ancak sonra dünyaca ünlü tıp dergisi The Lancet'de de yer aldığı üzere, aşının aslında %91,6 oranında etkin olduğu kabul edildi. Bu oran Pfizer-BioNTech aşısından geri kalmadığını gösteriyor.
Türk toplumu ve devleti yönetenler zaman geçtikçe salgın sorunu çözülüyor sanıyor ama bu tarihi bir hata. Virüste aşılamada geç kalan devletler ağır bedeller ödeyecekler. Bu bedel önce can kayıpları sonra milyarlarca dolar olacak. Umarız hükümet köprüden önce son aşı çıkışını yakalar ve Ruslarla bir an önce üretime girer. Yoksa iktisadi bedel çok büyük olacak.