Hukuk Politikaları Kurulu dağıtılmalı
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu, vahim bir metne imza attı. Kurul'un nazarında "Türk" küçük bir etnik yapı. "Türk milleti" denemez! Aynen yazıyorlar: "Türkiye toplumu ve onu oluşturan bireyler çok kimlikli olmakla birlikte başat aidiyetini tek kimlik üzerinden ifade edilmesi ihtiyacı doğduğunda hiçbir kimlik mensubu grubu tek başına toplumun çoğunluğunu oluşturamamaktadır. Hepsinin tabanı yüzde ellinin altındadır."
Bu sözler Cumhurbaşkanlığı çatısı altında söyleniyor! "Darbe" konuşuluyor ya... Saray'ı birileri ele geçirdi de haberimiz mi yok!
R. T. Erdoğan'ın 15 Temmuz melanetinden sonra "Türk milleti" lafzını dilinden düşürmediğini biliyoruz. Dün örneklerini verdim. Şu iki çalışmamızı hususiyetle hatırlatıyorum: "Türk Adını Silme Planı" ve 15 Temmuz melanetinden sonra yayınladığımız "Türk'e Dönüş" seri yazılarımız. Birincisi kitap olarak da yayınlandı. Her iki çalışmamızda da Reis'in sözlerinden bol bol örnek vardır. Birincisinde tenkit ettiğimiz sözleri, ikincisinde ise Anayasa çizgisindeki sözleri...
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum'dur. Uçum ve avenesi birinci dönemde kaldı. Ve o dönemi bugüne taşıyarak, PKK'nın ekmeğine yağ sürüyor. Sınır ötesinde ve yurdumuzun dağlarında, ovalarında mücadele verirken, yazdıkları rapor "hendek" politikasına dönülmesini, mahallelerde savaş komiteleri kurulmasını teşvik anlamına gelmez mi?
Bartın milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkan Vekili ve Ak Parti Siyasî ve Hukukî İşler Başkan Yardımcısı Yılmaz Tunç, geçmişte 301. maddede değişiklik yapılırken TBMM'de şöyle demişti:
"Anayasa'mızın 66'ncı maddesinde Türk'ün tarifi yapılmıştır: 'Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür.' Anayasa Mahkememizin verdiği kararlarda da Türklük, vatandaşlık bağı ile tanımlanmıştır. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya uygun olarak Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk olacağını ve 'Türk milleti' kavramının Türklüğü de içine alan tarihsel ve sosyal gelişmenin oluşturduğu birlikte yaşama olgusunu ifade eden bir kavram olduğunu belirtmiştir."
Saray'da (Hadi "Külliye" diyelim, alınmasınlar.) R. T. Erdoğan'ın yanı başında Anayasa'yı hiç sayan raporu yazan ekip, diğer tarafta TBMM'de Yılmaz Tunç ve AK Parti'nin Grup Başkanı Prof. Dr. Naci Bostancı var. Naci Bey'in adını hususiyetle zikrettim; çünkü, ilmî çalışmaları itibarıyla "milliyet" kavramını TBMM'de izah edecek isimlerin de başında gelir.
Mehmet Uçum'un, dün verdim, ne demişti:
'Türkiye toplumunun bugün oluşturmaya çalıştığı millet artık Türkiye milletidir... AKP, Kürt sorununun çözümü için Türkiye milleti inşaasına çalışıyor."
Uçum denen kişi bu sözleri ne zaman etti biliyor musunuz? 30 Aralık 2015'te. "Türkiye'nin Demokratik Bütünlüğü" başlıklı yazısı sitesinde duruyor. Yazıyı "Türkiye Nasıl Lime Lime Edilir" başlığı altında da okuyabilirsiniz.
Etnikçiler yine hortladılar. Yine devletin şahdamarında deveran ediyorlar.
Sözümü, İslâmî hassasiyetinden kimsenin şüphe etmeyeceği Yenisöz gazetesi yazarı Ahmet Doğan İlbey'in "Çok kimlikli toplum değil, tek kimlikli Türk milletiyiz" başlıklı yazısından bir alıntıyla bitireceğim:
"İktidar tarafından da sıkça ifade edilen 'Tek millet' kimdir? Türk milleti değil midir? Bu husus açık olarak belirtilmelidir. 'Tek devlet' Türk devleti ise 'Tek millet' de Türk milletidir. Bunun başka izahı olamaz. Olursa şayet, bin yıldır Müslümanlığıyla var olmuş Türk devlet ve milletinin varlığı üstüne yeni bir oyun oynanıyor demektir."(28 Mayıs 2020)