Hoca Allah aşkına sus!
Hayrettin Karaman, ilim adamı olarak kalsaydı ve “yandaş” yazılar yazmasaydı, tenkit de etseniz, başınızın üstüne koyardınız.
Ama şimdi PKK’nın bile önde gideni... Bölünmeye karşı Prof. Abdülkerim Zeydan’ın fetvasına destek veren sanki kendisi değilmiş gibi, “siz âkilsiniz” denilince, AKP/PKK’nın “âkil”i sıfatıyla tayin edenlerin telinden çalıyor. Zaten Ebusuud Efendi (1490-1574) de seni o makama tayin edenlerin hilâfına fetva veremezsin dememiş miydi? (“Padişah emriyle nâ-meşrû olan nesne meşrû olmaz” fetvası onundur!)
İslâm’ın birleştiriciliğinden dem vuruyor, diğer tarafta “ülkeler” kuran ve bütün etnisiteleri kaynaştıran “Türk”ü en aşağılık mahlûk gibi tartışanların içinde yer alıyor.
“Âkiller”in aslında PKK zihniyetini anlatmak için yollara düzdürüldüğünün bir ispatı Prof. Hayrettin Karaman’dır. (Hoca, “padişah” R. T. Erdoğan’ın meşru gördüğünü meşru görüyor!)
Yazdıklarına bakın siz:
“Ulus devletin, etnik aidiyete dayalı davalar ve talepler bakımından en çıkmaz sokağı, belli bir ırkı veya etnisiteyi ülkenin diğer vatandaşlarına dayatmasıdır. Asırlar boyunca Kürt belli bir ırkın, kavmin, etnik grubun adı olmuş ise, Kürtlerin çoğunlukta olduğu bir ulus devlette Kürt olmayan unsurlara da -hangi yorumla olursa olsun- Kürt derseniz problem çıkar ve çözüm ister. Çözüm ise ülkede yaşayan farklı etnik aidiyetleri bir bütün halinde ifade edebilecek bir kavram ve bu kavrama dayalı mevzuat ile olur.” (Yeni Şafak, 3 Mayıs 2013)
Hoca’nın yazısının bütününde kastı “Türk”tür! Kendisi de pekalâ biliyor ki, “ümmet”in adıdır Türk! Ama “Padişah”ın tavrı “Türk”e; Hoca da bu yolda!
Daha önce üstadım, büyük İslâm âlimi İbn Haldun’dan çok misal vermiştim. Hayrettin Bey, ne yazık ki, İbn Haldun’un yazdıklarını muhâkeme etmekten mahrum!
Türk kurucu unsur; çokluk Türk’te... Demokrasi dediğiniz yönetim şeklinin gereği de budur. Emevîler’de, Abbasîler’de üstelik klanlar baştaydı... Osmanlı’da da öyle! Türk aslî unsur olduğu için, uzun süre korkudan sahip çıkılmamıştır. Kalabalık kitle ona aitti ve bir başka aynı kavimde birileri çıkar, bizi yıkar korkusu yaşandı. Yoksa sen hâkim-i milletsin... Otur, tevazu göster, kardeşliğe, bütünlüğe önayak ol denmedi. Bunu bilin. Tarihi didikleyen bu tespiti görür.
Türk’ün cihandaki yerini, İslâm içindeki ehemmiyetini tayin edemeyen Hayrettin Karaman ve gibileri, İslâmı tekellerine almışlar, insanlarımızı âdeta Allah ile aldatıyorlar:
“... lâ yegurrennekum bi’llâhi’l-garûr” (“O çok aldatan (şeytan), sakın sizi Allah ile aldatmasın!”) (Lokman 31/33, Fâtır, 35/5)
Hoca, cahilleri kandırırsınız ancak... Ne yazık ki cahil, bilenden çok...
Yarından itibaren Prof. Acar Sevim’in “Halk Milliyetçiliğinin Öncüsü Herder” ve Doç. Dr. A. Baran Dural’ın “Türk Modernleşmesinde Temel Tartışmalar” kitaplarından hareketle, bu meselede, ayrıntıya gireceğim.